Vergi Ziyaı Kabahati ve Yaptırımı Nelerdir?

Mükellefin en önemli ödevi, vergi borcunu -hu­kukun emrettiği şekilde- ödemesidir. Çünkü, en başta açıklandığı üzere, vergilendirme sisteminin temel amacı devlete verilen görevlerin finansma­nı için gerekli geliri vergiler yoluyla elde etmektir. İşte, vergi ceza sisteminde yer alan bütün kabahat ve suç tipleri arasından mükellefin bu maddi öde­vini yerine getirmesini sağlamaya yönelik tek hu­kuka aykırılık tipi, “vergi ziyaı kabahati”dir.

VUK md.344 ve -burada yapılan atıf çerçe­vesinde- md.341’de düzenlenen vergi ziyaı kaba­hatinden söz edebilmek için, vergi geliri kaybının varlığı şarttır. Başka bir deyişle, bu kabahatin temel unsuru “vergi -geliri- kaybı”dır. Vergi kaybı (/vergi ziyaı) ise, şu hallerden birinin varlığı halinde kabul edilmektedir: 1.tahakkukun zamanında gerçekleş­memesi, 2.tahakkukun eksik gerçekleşmesi, 3.tah- sil edilen verginin haksız yere iadesi.

“Tahakkuk”un, “tarh ve tebliğ edilen bir vergi­nin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi” olduğu hatırlanacak olursa (VUK md.22), yukarıda anılan ilk iki durum bakımından kanun koyucunun, ver­gi kaybının varlığını verginin tahsiline değil, tah­silden önceki bir aşamaya bağlamış olduğu ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle, vergi ziyaı kabaha­ti, vergi borcunun geç ödenmesi (ya da geç tahsil) ya da eksik ödenmesi (eksik tahsil) halinde değil; aksine verginin tahsilinden önceki aşamanın (ta­hakkukun) geciktirilmesi ya da eksik gerçekleştiril­mesi halinde mevcuttur. Buna bağlı olan ve vergi ziyaı kabahati ile korunmak istenen hukuki yara­rın (vergi geliri elde etmek) gerçekten de yeterince korunup korunmadığını sorgulatan hukuki sonuç şudur: Vergi bir kez hukuka uygun şekilde tahakkuk etmişse, geç ve/veya eksik tahsil edilse hatta hiç öden­mese dahi artık vergi ziyaı kabahati meydana gelmez. Bunun kötüye kullanıma açık olduğu aşikârdır. Şöyle ki; mükellef zamanında vereceği bir vergi be­yannamesi ile matrahını hukuka uygun ve doğru şekilde beyan ederek verginin zamanında ve eksik­siz tahakkuk etmesini sağlarsa artık vergisini öde­mese dahi hiçbir yaptırım ile karşılaşmayacak, ona hiçbir ceza kesilemeyecektir. Vergi ziyaı kabahatine yol açan üçüncü durum olan “tahsil edilen verginin haksız yere iadesi”nden ise, gerçeğe aykırı beyan ve/ veya işlemlerle tahsil edilen verginin iadesine yol açmış olma anlaşılmalıdır.

Vergi ziyaı kabahati, verginin zamanında tahak­kuk etmemesine veya eksik tahakkuk etmesine ya da haksız yere iade edilmesi sonucuna yol açan dav- ranışın/fiilin gerçekleştirilmesiyle birlikte oluşur (KabhK md.5, f.2); verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması ya da haksız iadenin geri alınması, yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez (VUK md.341, f.3).

Vergi ziyaı kabahati, sadece mükellefler ve vergi sorumluları tarafından işlenebilecek bir kabahattir (VUK md.344, f.1). “Tahakkukun eksik gerçekleş­mesi” ve “tahsil edilen verginin haksız yere iadesi” yoluyla vergi ziyaı kabahati herhangi bir şekilde işlenebilecekken (serbest hareketli) “verginin zama­nında tahakkuk etmemesi” vergilendirme ile ilgili ödevler zamanında yerine getirilmeyerek işlenebilir (VUK md.341, f.1 ve f.2).

Vergi ziyaı kabahati işleyene, idari para cezası kesilir. Bu para cezası, kayba uğratılan verginin bir katı tutarında olur (VUK md.344, f.2). Para ce­zası, kabahatin işlendiği zaman değil, aksine idare tarafından tespit edildiği zaman dikkate alınarak kesildiği için, “verginin kayba uğratıldığı zaman di­liminin uzunluğu”, kesilecek ceza bakımından bir önem taşımaz. Bunun anlamı, paranın satın alma gücündeki aşınmanın (enflasyon) dikkate alınma­masıdır. Böylece, aynı vergi ziyaı kabahatini işleyen iki mükellefe aynı ceza veriliyor gözükmesine rağmen, gerçekte farklı ceza uygulanmaktadır. Çeşitli neden­lerle vergi idaresince kabahati daha geç farkedilen mükellef ya da sorumlu, daha az ceza ile adeta ödüllendirilmektedir. Yukarıda da değinildiği üze­re, bu düzenleme eşitlik ilkesine aykırıdır.

Vergi kaçakçılığı suçunda dahi, suçun mevcudiyeti için vergi kaybı şartkoşul- mamış olduğundan, vergi sisteminin var­lık sebebi olan “vergi geliri elde etmeyi” doğrudan sadece vergi ziyaı kabahati ile korumaya çalışmak, tartışmaya açık bir durumdur.

Vergi ziyaı kabahatinin -aşağıda anlatılmakta olan- kaçakçılık suçuna yol açan fiillerle işlenmesi, cezayı ağırlaştıran bir nedendir. Bu durumda idari para cezası, üç kat uygulanır (VUK md.344, f.2). Buna karşılık, -beyannamenin, vergi incelemesine başlanmasından veya dosyanın takdir komisyonu­na sevkinden sonra verilmemiş olması şartıyla, ver­gi beyannamesinin kanuni süresi geçtikten sonra verilerek tahakkukun gerçekleştirilmesi ise, uygu­lanacak para cezasını yarı yarıya azaltan bir durum­dur (VUK md.344, f.3).

Leave a comment

error: Content is protected !!