Ticari İşlerde Faiz Nasıl Hesaplanır?

Faiz çok genel bir şekilde, bir miktar para alacağından yoksun kalması karşılığın­da, kanun veya sözleşme uyarınca, alacaklıya ödenmesi gereken bedel (alacağın semeresi) olarak tanımlanabilir. Hukukumuzda faize ilişkin olarak, 3095 Sayılı Ka­nuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun (FK) yanında, birçok kanunda faizle
ilgili hükümler vardır. Faiz çeşitli ölçütlere göre sınıflandırılır ve niteliği açısından, kapital/temerrüt/; kaynağı açısından, kanuni/akdi (sözleşmesel) ve hesaplanması açısından ise, basit/bileşik (mürekkep) faiz şeklinde ayrımları yapılır. Bir işin ticari sayılması, adi işlere oranla faiz bakımından da bir takım farklılıklar yaratmaktadır.

Ticari İşlerde Faizin Özellikleri

Kararlaştırılmamış Olsa Bile Faiz İstenebilmesi

Ticari nitelikteki tüketim ödüncü (karz) sözleşmesinde, taraflarca öngörülmemiş olsa bile anapara faizi istenebilir (TBK m.387/2). Oysa adi işlerde faiz istenebil­mesi, bunun sözleşmede kararlaştırılması şartına bağlıdır. Bunun mantığı, ticari işlerde her şeyin bir bedeli bulunması, hiçbir şeyin karşılıksız olmaması gereğidir. TTK m. 20 de aynı düşünce ile getirilmiş bir hükümdür.

Bileşik Faizin İstisnaen Geçerli Olması

Ticari işlerde istisnaen de olsa faize faiz yürütülebilir. TTK m.8/2 hükmü uyarın­ca, süresi üç aydan az olmamak ve tarafları tacir olmak şartıyla, cari hesap sözleş­meleri ile her iki taraf bakımından da ticari iş niteliği taşıyan ödünç sözleşmele­rinde faize faiz işletilmesi mümkündür.

Daha Yüksek Oranda Temerrüt Faizi İstenebilmesi

Ticari işlerde adi işlerdekinden daha yüksek bir oranda temerrüt faizi istenebilir (FK m.2/2). Bu oranlar konusunda düzenlemeyi oluşturan FK’da çeşitli hükümler mevcuttur.

Kapital faizi oranı konusunda, 3095 Sayılı FK m.1 uyarınca, taraflar faiz oranını serbestçe saptayabilir. Anılan serbestinin tamamen sınırsız olması ve çok fahiş bir oranda faiz belirlenmesi durumunda, hukukun buna müdahale etmemesi düşünülemez. Daha önce, eBK’daki genel hükümlerden hareketle, genel bir sınır olarak gabin ya da ahlaka aykırılık oluşturacak şekilde yüksek oranda bir faiz kararlaştırılmaması gerektiği belirtilmekte idi.

6098 Sayılı TBK m. 88/1’deki, “Faiz ödeme borcunda uygulanacak faiz oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir” hükmü ile hâlen yürürlükte olan 3095 Sayılı FK’ya yollama yapılmış; TBK m.88/2’de de, “Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz” denilmek suretiyle bu serbestiye bir sınır getirilmiştir.

Faize ilişkin hukuki düzenlemeler hangi kanunlarda yer almaktadır?

Temerrüt faizi oranına dair FK m. 2 uyarınca, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, FK m.1’de belirtilen oran üzerinden faiz isteyebilir. FK m.2/2 uyarınca, Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı FKm.Tdeki miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Böylece, ticari işlerde, adi işlerdekinden daha yüksek oranda temerrüt faizi talep edilebilir. Hükmün sözünden de anlaşıldığına göre bu yüksek oranın ticari işlerde uygulanması için şüpheye yer vermeyecek şekilde talep edilmesi şarttır. Aksi takdirde, örneğin yasal faiz istenmesi hâlinde, avans oranı değil, adi işlerdeki oran uygulanacaktır.

FK m. 2/son hükmüne göre de temerrüt faiz miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hâllerde akdi faiz miktarı yukarıda öngörülen miktarın üzerindeyse temerrüt faiz oranı, akdi faizden daha düşük olamaz.

Leave a comment

error: Content is protected !!