Ticaret Sicilinin Açıklığı ve Etkileri Nelerdir?
Sicilin Açıklığı ve Doğruluğu
Sicil kayıtları alenidir. İlgili sıfatının kanıtlanmasına dahi gerek kalmaksızın her- Aleni: açık olma demektir. kes sicil kayıtlarını inceleyebilir, kayıt örneği alabilir, bir hususun kayıtlı olup olmadığına ilişkin belge isteyebilir. Ticaret sicili TMK m.7 anlamında resmi sicillerden olup aksi kanıtlanıncaya kadar, içerdiği kayıtların doğru olduğu kabul edilir.
Sicilin Etkileri
Ticaret sicili, tescile tabi hususun hukuken doğmuş sayılıp sayılmayacağı açısından kurucu veya açıklayıcı, üçüncü kişilerin iyiniyetli sayılıp sayılmayacağı açısından ise olumlu veya olumsuz etki gösterir.
Kurucu ya da Açıklayıcı Etki
Şayet tescil edilecek husus ancak sicile kayıtla doğuyorsa tescil kurucudur. Zaten doğmuş, varlık ve geçerlilik kazanmış olan bir husus sonradan sicile bildiriliyorsa tescil açıklayıcıdır. Örneğin, ticari işletmenin TTK m.40/1 uyarınca tescili, tacir sıfatının kazanılması yönünden açıklayıcıdır. Yani, işletme sicile kayıtlı olmasa dahi, sahibi olan gerçek kişi, kanunda öngörülen şartların gerçekleşmesiyle tacir sıfatını kazanır (TTK m.12/1). Bir ticari işletmeye ticari mümessil atanmasında da tescil açıklayıcıdır (TBK m.547). Ticaret sicilinin etkisi kural olarak açıklayıcı olup şu istisnai hallerde kurucu etkisi vardır:
- İşletme adı ve ticaret unvanının özel olarak korunması (TTK m.50,52 ve 53),
- Ticaret şirketlerinin kuruluşu (TTK m.232,317,355,588, KoopK m.),
- Ticaret şirketlerinin birleşmesi, bölünmesi ve tür değiştirmesi (TTK m.153, 179, 189),
- Anonim şirketlerde kuruluştan sonra devralmaya ilişkin sözleşmelerin geçerli olması (TTK m.356),
- Anonim şirketlerde anasözleşme değişiklikleri ve esas sermaye artırımlarının üçüncü kişilere karşı hüküm doğurması (TTK m.455,456/5).
Olumlu ve Olumsuz Etki
Olumlu ve olumsuz etkiler ancak kanunen tescile bağlı kılınan hususlarda geçer- lidir. Ayrıca bu etkiler, üçüncü kişilerin sicil kaydına bakarak yapacakları hukuki işlemler açısından kendisini gösterir; yoksa sicil kayıtlarının haksız fiiller açısından iradeler üzerinde bir etkisi söz konusu olamaz.
Olumlu etkiye göre, Kanun bir hususun tescilini öngörmüş ve bu husus tescil edilmiş ise artık üçüncü kişiler o hususu bilmedikleri iddiasında bulunamazlar. Tescil edilen hususları herkesin bildiği varsayılır (TTK m.36/3). Sicil kayıtları kural olarak tüm üçüncü kişiler açısından kaydın ilân gününü, birden çok kısım hâlinde ilân ediliyor ise son ilân gününü izleyen iş gününden başlayarak hüküm doğurur Bu günler, ilândan itibaren işleyecek sürelere de başlangıç oluşturur (TTK m.36/1).
Olumsuz etkiye göre ise, tescili gerektiği hâlde tescil edilmemiş veya tescil ve ilânı gerektiği hâlde tescil edilip ilân edilmemiş hususlarda üçüncü kişilerin iyini- yetli oldukları kabul edilir. Aksini iddia eden ispatla yükümlüdür (TTK m36/4). Bu hükümle, eTK m.39/2’deki “üçüncü kişinin bildiğinin kanıtlanması=müspet vukufun ispatı yanında, bilmenin gerekmesine de sonuç bağlamıştır”. Gerekçede bu konuda açıklama yapılmadığı gibi, bu hüküm, TTK m.35/3 ile de çelişmektedir.
Aynı şekilde, tescile tabi olmadığı halde bir husus her nasılsa tescil edilmişse yine üçüncü kişilerin iyiniyetli oldukları var sayılır. Aksini iddia eden ispatla yükümlüdür.
Sicilin Tutulmasından Doğan Sorumluluk
TTK m.25/2 uyarınca, ticaret sicilin tutulmasından doğan bütün zararlardan, devlet ve ilgili oda müteselsilen sorumludur. Devlet ve sicil görevlilerini atamaya yetkili kurum, zararın doğmasında kusuru bulunanlara rücu eder.