Koruma Tedbirleri Nedeniyle Sebep Olunan Haksızlıklar Nasıl Giderilir?

Hiçbir hukuk düzeni kusursuz değildir. Her hukuk düzeninde hatalı işlemler yapılabilir ve hatta yanlış mahkûmiyet kararları verilebilir. Hatalı işlem ve kararlardan doğan zararla­rın devlet tarafından giderilmesi gerekir. Ceza davası kamu yararına açıldığından, bu tür zararları da kamu adına devlet yüklenmelidir. Böylece devlet, hukuk kuralını ihlal eden kendisi olduğunda, yaptırıma kendisi katlanmış ve bireylere örnek teşkil etmiş olacaktır.

Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, Sözleşme hükümlerine aykırı olarak yapılmış bir yakalama veya tutuklama işleminin mağduru olan her şahsın tazminat iste­meye hakkı bulunduğu belirtilmiştir (İHAS m.5/5). Anayasa’da ise tutuklama ve yakala­maya ilişkin ilkeler gösterildikten sonra, bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zararın tazminat hukukunun genel prensiplerine göre Devletçe ödenmesi ön­görülmüştür (Ay m.19/son).

Ceza Muhakemesi Kanunu m.141/1 hükmüne göre de aşağıda sayılan nedenlerle açı­lacak olan tazminat davaları yine aşağıda belirtilen işlemlere katılan kişilere karşı açıla­maz. Tazminat davasının tarafı Devlettir.

Belirtelim ki hâkim ve Cumhuriyet savcılarının bir suçun soruşturulması ve kovuştu­rulması kapsamında verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle aşağıda sayılan hâller dışında kalan herhangi bir nedenle de kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorum­luluk nedenlerine dayanılarak bu kişilerin şahsına karşı tazminat davası açılamaz. Sonuç olarak hâkim ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler ne­deniyle hangi maddi ve hukuki gerekçeye ve nedene dayanırsa dayansın açılacak olan tüm tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir (CMK m.141/3).

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası’nda, koruma tedbirlerine başvurulmasından kay­naklanan haksızlıkların giderilmesi için verilecek tazminata ilişkin hükümler yer almak­tadır. Önceki dönemde bu konu ayrı bir yasayla düzenlenmekteydi.

Ceza Muhakemesi Yasası’nda tazminat konusu “koruma tedbirleri nedeniyle tazmi­nat” başlığı altında düzenlenmiş olmakla birlikte, tüm koruma tedbirlerine hukuka ay­kırı biçimde başvurulmasından kaynaklanabilecek zararların giderilmesi kapsama alın­mamıştır. Önceki dönemden farklı olarak, tazminat istenebilecek hâller arasına sadece arama ve elkoyma dolayısıyla ortaya çıkabilecek zararlar eklenmiştir. Oysa tazminat verilmesi gereken hâller sadece haksız tutuklama, yakalama, arama ve elkoyma değildir. Diğer koruma tedbirlerine başvurulmasından kaynaklanabilecek haksızlıkların da kap­sama alınması gerekirdi.

Tazminat Nedenleri

Tazminat istenebilecek hâller dört grupta toplanabilir. Birinci grupta yakalama, gözaltı ve tutuklama ile ilgili nedenler; ikinci grupta arama ile ilgili neden, üçüncü grupta elkoyma ile ilgili nedenler; dördüncü grupta yargılamanın yenilenmesi ile ilgili neden yer alır (CMK m.141,323/3).

Yakalama ve Gözaltı Tedbirleri ile İlgili Nedenler

Yakalama ve gözaltı tedbirleriyle ilgili olarak soruşturma veya kovuşturma sırasında ger­çekleşen şu hâllerde maddi ve manevi tazminat istenebilir:

  • Yasalarda gösterilen koşullar dışında yakalanma,
  • Yasal gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmama,
  • Yakalama nedenleri ve haklarındaki suçlamaların kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmaması.
  • Yakalama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandı­rılmama.

Tutuklama Tedbiri ile İlgili Nedenler

Tutuklamayla ilgili olarak soruşturma veya kovuşturma sırasında gerçekleşen şu hâllerde maddi ve manevi tazminat istenebilir:

  • Yasalarda gösterilen koşullar dışında tutuklanma veya tutukluluğunun devamına karar verilmesi,
  • Yasal haklar hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklardan yararlandırılma isteği ye­rine getirilmeden tutuklanma,
  • Yasaya uygun olarak tutuklanan kişinin makul sürede yargılama mercii önüne çı­karılmaması ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmemesi.

Bu hâl, şüpheli veya sanığın yokluğunda tutuklama kararı verilebilen istisnai hâllerde yakalandıktan sonra kararı veren yargılama mercii önüne çıkarılmaması durumunda söz konusu olabilir. Ayrıca, tutukluluğun otuz günde bir gözden geçirilmesi kuralın uyulma­ması hâlinde gerçekleşir.

  • Tutuklama nedenlerinin ve suçlamanın yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulun­madığı hâllerde sözle açıklanmaması,
  • Tutuklanmanın yakınlara bildirilmemesi,
  • Tutuklama işlemine karşı Kanun’da öngörülen başvuru imkânlarından yararlandı­rılmama.

Arama Tedbiri ile İlgili Neden

İlgili kişinin hakkındaki arama kararının ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilmiş olması tazminat nedenidir. Arama esnasında gerekli olmayan davranışlara başvurulması; yani arama kararında belirtilen fiile ilişkin bir delile ulaşmak için gerekli görülmeyecek dav­ranışlar orantısızlığı ortaya koyar. Diğer bir söyleyişle delile ulaşmak için aramanın mu­hatabına daha az zarar verecek bir davranış şeklinin tercih edilme imkânı varken bunun tercih edilmemiş olması hâlinde orantısızlık vardır. Örneğin aranacak konuta çamurlu ayakkabılarla girilmesi, kapının kırılması gibi hâllerde orantısızlık vardır.

Elkoyma Tedbiri ile İlgili Nedenler

Elkoymayla ilgili olarak soruşturma veya kovuşturma sırasında gerçekleşen şu hâllerde maddi ve manevi tazminat istenebilir:

-Eşyaya veya diğer mal varlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı hâlde elkonulması,

-Elkonulan eşyanın korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması,

-Elkonulan eşyanın veya diğer malvarlığı değerlerinin amaç dışı kullanılması veya za­manında geri verilmemesi.

Hangi koruma tedbirlerinin uygulanması nedeniyle ortaya çıkan haksızlıkların giderilmesi için tazminat talep edilmesi mümkündür?

Kovuşturmaya Yer Olmadığı ve Beraat Kararına Bağlı Tazminat Nedenleri

Kovuşturmaya yer olmadığı ve beraat kararı verilen şu hâllerde maddi ve manevi tazminat istenebilir:

  • Yasaya uygun olarak yakalandıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesi,
  • Yasaya uygun olarak tutuklandıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesi.

Mahkûmiyet Kararına Bağlı Tazminat Nedenleri

Mahkûmiyet kararı verildikten sonra şu hâllerde maddi ve manevi tazminat istenebilir:

  • Gözaltı ve tutuklulukta geçirilen sürelerin, hükümlülük süresinden fazla olması,
  • Gözaltı ve tutuklama gerçekleşen bir olayda; işlenen suç için yasada öngörülen ce­zanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırıl­mış olma.

Kovuşturmaya yer olmadığı, beraat ve mahkûmiyet kararlarında tazminat istemini ge­rektiren hâller gerçekleşmiş ise kararda ilgilinin tazminat hakkı olduğu gösterilir (CMK m.141/2).

Yargılamanın Yenilenmesi Hâlinde Tazminat Nedeni

Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı ve­rildikten sonra önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmiş olması hâlinde tazminat istenebilir (CMK m.323/3). Diğer bir söyleyişle hükümlü sanığın lehine yargılamanın iadesi yoluna başvurulmuş ve önceki mahkûmiyetin kısmen veya tamamen infaz edilmiş olması hâlinde infaz edilen ceza bakımından tazminat talep edilebilir.

İlgiliyi Uyarma Yükümlülüğü

Yasa, belli hâllerde ilgiliyi uyarma yükümlülüğünü getirmiştir. Gerçekten, şu hâllerde ka­rar veren merciin, ilgiliye tazminat hakkı bulunduğunu bildirme ve bu hususu karara ge­çirme yükümlülüğü bulunmaktadır (CMK m.141/2):

  • Kişinin yasaya uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatine karar verilmesi,
  • Kişinin mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin, hükümlülük süresinden fazla olması veya işlediği suç için yasada öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılması.

Tazminat Davasının Açılması ve Görülmesi

Tazminat davasının koşulları CMK m.142’de ayrıntılı olarak gösterilmiştir.

Tazminat Talebinin Süresi

Tazminat davası açma süresi, üç aydır. Süre, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgi­lisine tebliğinden itibaren başlar ve davanın her hâlde kararın veya hükmün kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde açılması gerekir.

Tazminat davası açılabilmesi için belli durumlarda hükmün kesinleşmesi gerekmez. Örneğin, en kısa sürede hâkim huzuruna çıkarılmama iddiasına dayalı tazminat talebi ko­nusunda bir karar verilebilmesi için yapılacak araştırma yakalanan sanığın hangi sürede hâkim huzuruna çıkarıldığını saptamaktan ibaret olup talebin dava sonucuyla veya veri­lecek hükümle bir ilgisi bulunmamaktadır. Gözaltında veya tutuklulukta geçen sürelerin, sanığın mahkûmiyeti hâlinde bu cezasından mahsubu imkânının bulunması da ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir.

Sürenin başlangıç tarihi, tazminata dayanak olan işlemin yapıldığı dava sonunda veri­len karar veya hükümlerin kesinleştiği tarihtir. Ancak, esas olan, sanığın bunlardan haber­dar olmasıdır. Uygulamada tebligatın yapıldığı tarih belirleyici olmuş, haksız tutuklamada dava süresinin, örneğin, davanın af yasasıyla ortadan kaldırıldığının veya beraatin sanığa tebliği ile başlayacağı kabul edilmiştir.

Zarar Görenin Başvurusu

Tazminat talep edebilecek kişi, bizzat kanundışı yakalama veya tutuklama işlemiyle karşı karşıya kalan kişidir. Ayrıca orantısız aramadan doğrudan doğruya zarar görenler veya elkoyma işleminden zarar gören malik ya da zilyet tazminat talep edebilir.

Uygulamada Yargıtay; vasinin, vesayeti altındaki kişi lehine haksız tutuklamadan dolayı tazminat davası açabileceği görüşündedir. Vasinin, sulh mahkemesinden izin al­madan, vesayeti altındaki kişi adına dava açmış olması ve dava devam ederken küçüğün vesayeti gerektiren hâlinin sona ermiş bulunması, açılmış davanın varlığını ve değerini ortadan kaldırmayacaktır.

Dilekçe Verilmesi

Tazminat talebinde bulunan kişi, bunu süresi içinde bir dilekçe ile yapmalıdır. Dilekçede, tazminat talebinde bulunan kişinin açık kimliği ve adresi, zarara uğradığı işlemin ve zara­rın niteliği ve niceliği yazılmalı ve bunların belgeleri dilekçeye eklenmelidir.

Dilekçedeki bilgi ve belgeler yetersiz ise eksikliğin bir ay içinde giderilmesi aksi hâlde davanın reddedileceği ilgiliye duyurulur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe mah­kemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.

Ağır Ceza Mahkemesinin Kararı

Dava, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde görülür. Ancak o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dai­resi yoksa dava en yakın yer ağır ceza mahkemesinde görülür.

Koruma tedbirleri nedeniyle uğranılan zararın giderilmesine ilişkin dava, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde görülür. Ancak o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa dava en yakın yer ağır ceza mahkemesinde görülür.

Mahkeme, gözaltı veya tutuklamayla ilgili dosyayı inceledikten sonra yeterli gördüğü dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini davalı Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek varsa beyan ve itirazlarını on beş gün içinde yazılı olarak bildir­mesini ister.

Önceki dönemdeki uygulama doğrultusunda, Hazineye davaya katılma ve kanun yo­luna başvurma yetkisinin 5271 sayılı CMK’da tanınmış olması, kanaatimizce yerinde de­ğildir. Çünkü burada verilecek karardan kamunun, dolayısıyla devletin zarar görmemesi için çaba gösterecek makam Hazine değil, Cumhuriyet savcılığı olmalıdır.

Mahkeme, talebin ve ispat belgeleri ile davalı Devlet Hazinesinin karşı bildiriminin değerlendirilmesindeve verilecek tazminat miktarının saptanmasında gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapar veya hâkimlerinden birine yaptırır.

Öte yandan, mahkeme istemde bulunanı, Cumhuriyet savcısını ve Hazine temsilcisini dinledikten sonra kararını verir. Bu hüküm, tazminat talebinin duruşmalı inceleneceğini göstermektedir.

Kanunyolu

Ağır ceza mahkemesinin kararına karşı başvurulacak olan kanun yolu 5271 sayılı CMK’da istinaf olarak gösterilmiştir. Belirtelim ki bölge adliye mahkemelerinin kuruluşu henüz tamamlanmamıştır. Bu mahkemelerin kuruluşu tamamlanıncaya kadar bu kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulabilecektir.

İstinafa (temyiz kanun yoluna) başvurabilecek olanlar, tazminat talebinde bulunan savcı veya Hazine temsilcisidir. Önceki dönemde 466 sayılı Tazminat Yasası’nda bulun­mayıp da uygulamada Devlet Hazinesine tanınan bu yetki, Yasa hükmü hâline gelmiş bu­lunmaktadır.

İstinafa başvurma süresi, kararın tebliğ tarihinden itibaren yedi gündür. Belirtelim ki bölge adliye mahkemelerinin kuruluşu henüz tamamlanamamıştır. Temyiz kanun yoluna başvurma süresi ise bir haftadır (CMUK m.310).

Tazminatın Geri Alınması ve Kamu Görevlileri ile Diğer Kişilere Rücu

Bazı hâllerde verilen tazminatın geri alınması söz konusu olacaktır. Bu hâller şunlardır:

  • Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlere verilen tazminatlar,
  • Yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı.

Bu konuda savcının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacak­larının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanacaktır. Bu karara itiraz mümkündür.

Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiy­le görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder (CMK m.141/4).

İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuk­lama hâlinde ise Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye rücu eder (CMK m.143/3). Bu hâlde rücu için belirli bir zaman sınırlaması öngörülmemiştir.

Devlet, koruma tedbirleri nedeniyle ortaya çıkan haksızlıkların giderilmesi için ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine; iftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutukla­ma hâlinde ise iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye rücu eder.

Tazminat İstenemeyecek Hâller

Bazı kişilerin tazminat istemesi mümkün değildir. Bu kişiler şunlardır (CMK m.144):

  • Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler,
  • Ölüm, genel veya özel af şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın ortadan kaldırılmasına veya düşmesi­ne karar verilen veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,
  • Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadı­ğına karar verilenler,
  • Adli makamlar önünde gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bil­direrek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.

Leave a comment

error: Content is protected !!