Kıymetli Evrakın Özellikleri

Kıymetli Evrak Bir Borç Senedidir

Kıymetli evrak ağır şekil şartlarına bağlanmış nitelikli bir senettir. Borçlu ancak bu senet karşılığında alacaklıya ödeme yapmakla mükelleftir (TTK m.646/1; karş. TBK m.105).

İçerdiği Hak Ekonomik Bir Değer Taşımalı ve Devredilebilir Olmalıdır Maddi değeri olmayan, değeri kişiden kişiye değişen, başkasına devri mümkün olmayan haklar kıymetli evrakın konusunu oluşturamaz.

Hak ile Senet Arasında Kuvvetli Bir Bağ Vardır

Hak, senet olmaksızın devredilemez ve başkasına karşı ileri sürülemez. Oysa adi senet, sadece hakkı ispat etmeye yarar. Adi senede bağlı bir alacak hakkı senet ibraz edilmeksizin de ödenebilir (TBK m.105).

Kıymetli Evrakta Soyutluk (Mücerretlik) İlkesi Yürürlüktedir

Türk Hukuku’nda kıymetli evrağın soyutluğu konusunda başlıca iki görüş ortaya çıkmıştır:

İlk görüş uyarınca soyutluk, bir kıymetli evrakın, düzenlenmesine yol açan alt ilişkideki sakatlıktan etkilenmemesidir. Örneğin, B, satımdan doğan borcu için A’ya bono vermiş fakat mal teslim edilmediği veya ayıplı çıktığı için sözleşme feshedilmiş ise, bono geçerliliğini korur. Senet, temel ilişkinin tarafları arasında kaldığı sürece soyutluk söz konusu olmaz çünkü kişisel defiler taraflar arasında ileri sürülebilir. Görüş uyarınca, soyutluk ilkesi istisnai bazı kıymetli evrak tiplerinde geçerli iken, bazı tiplerde örneğin, nama yazılı kıymetli evraklarda yürürlükte değildir.

İkinci görüşe göre; soyut kıymetli evrak, sebebini göstermez. Yani kıymetli evraka bakılarak alt ilişkinin saptanması mümkün olmaz. Soyut senetler de bir sebebe dayanır ancak senede bakılarak bu anlaşılamaz. Örneğin satımdan doğan bir borç için bono ya da çek verildiğini sadece senede bakarak anlamak mümkün değildir. Bununla birlikte istisnai olarak birer kıymetli evrak olan konişmento(m. 1229), varant(m. 835) ve makbuz senedinde(m. 834) temel borç ilişkisi senetten anlaşılır. Dolayısıyla adı geçen kıymetli evrak türlerinde soyutluk geçerli değildir. Ayrıca, anılan görüş,borçlunun kişisel defilerini iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürememesini, senedin mücerretliğine değil, kamu güvenine mazhar olma­sına dayandırır.

Oldukça tartışmalı bu sorunun ayrıntılarına inmeksizin kabaca bir değerlen­dirme yapıldığında, ilk görüşün pratik ve kolay anlaşılır olduğu, buna karşılık ikinci görüşün, gerekçeleri açısından daha doyurucu ve hukuk tekniğine daha uygun olduğu savunulabilir. Tartışma teorik olduğu için, burada iki görüşten bi­risini mutlaka tercih etmek de gerekmemekle birlikte, biz, ileride bu konuyla ilgili açıklamalarımızı ikinci görüş ekseninde yapacağız.

Kıymetli Evrak Ağırlaştırılmış Şekil Şartlarına Bağlıdır

Kanunkoyucu tedavül güvenliğini sağlamak amacıyla kıymetli evrakı ağır şekil şart­larına bağlamıştır.

Kıymetli Evrakın Sınırlı Sayıda Olup Olmadığı Sorunu

Kıymetli evrak türlerinin sınırlı sayı ilkesine tabi olup olmadıkları doktrinde tar­tışmalıdır. Bir görüş, kıymetli evrak tiplerinin kanunda düzenlenmiş olduğunu ve bunların dışında yeni bir kıymetli evrak türünün yaratılamayacağını savunurken aksi görüş, kanundaki tiplerden olmayan fakat kıymetli evrakın genel tanımına giren bir senedin düzenlenebileceği yönündedir.

Leave a comment

error: Content is protected !!