İlk Derece Adli Yargı Ceza Mahkemelerinin Yer Yönünden Yetkisi

Genel Olarak

Mahkemelerin yer yönünden yetkisi, neredeki mahkemenin nerede işlenen suçlara ba­kacağı sorunu ile ilgilidir. Her mahkemenin yargı çevresi, yani faaliyet göstereceği coğ­rafi alan belirlenmiştir. Yetki kuralları, mahkemelerin en kolay şekilde delillere ulaşma­sını sağlamak amacı ile oluşturulur. Yer yönünden yetki kuralları görev (madde itibarıyla yetki) kurallarının aksine pratik amaçlara hizmet etmektedir; bu kurallar sanığı güvence altına alma yani kamu düzenini koruma düşüncesi ile sevk edilmiş kurallar değildir.

Türkiye’de İşlenen Suçlarda Yer Yönünden Yetki Kuralları

Ana kural: Suç, kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesinde yargılanır (CMK m.12/1). Ülke içinde suçun hareket ve neticesinin farklı yargı çevrelerinde meydana gelmesi hâlinde suçun nerede işlenmiş sayılacağı sorun yaratacaktır. TCK m.8/1’de bir suçun ülkeler ara­sında mesafe suçu olarak işlenmesi hâlinde milli yetki sorununun nasıl çözümleneceği gösterilmiştir. Bir suçun ülke içinde birden fazla yargı çevresine yayılması hâlinde örneğin hareketin bir yargı çevresinde neticenin başka bir yargı çevresinde gerçekleşmesi hâlinde TCK m.8’de öngörülen çözüme uygun olarak suç her iki yargı çevresinde de işlenmiş sa­yılmalı ve mahkemeler aralarında anlaşarak bir yeri yetkili görmelidir.

Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. (CMK m.12/2).

Yedek kurallar (özel yetki kuralları): Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sa­nığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahke­mesi yetkilidir. Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir (CMK m.13). Yasa koyucu, ana kural ve yedek kural­ların kademeli olarak uygulanmasını kabul etmiştir. Kural olarak Türk hukukunda birden fazla yetki kuralı aynı anda uygulama bulmaz.

İstisnai kurallar: 1)Basılı eserlerle işlenen suçlarda: Suç, ülkede yayımlanan basılı bir eserle işlenmişse yargılama yetkisi, eserin yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. An­cak aynı eserin birden çok yerde basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi dışın­daki baskısında meydana gelmişse bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir (CMK m.12/3). Bu hâlde aynı anda birden fazla yere yetki verilmiştir. 2)Görsel veya işitsel yayınlarla işlenen suçlarda: Görsel ve(ya) işitsel yayınlarda basılı eserlerle işlenen suçlara ilişkin hükümler uygulanır. Eğer görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir (CMK m.12/5). 3) Hakaret suçlarında: Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçun­da eser, mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa o yer mahkemesi de yetkilidir. Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa o yer mahkemesi de yetkilidir (CMK m.12/4).

Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yer Yönünden Yetki

Suçun ülke dışında işlendiği hâllerde CMK m.12/1’de öngörülen ana kuralın uygulama alanı bulması mümkün olmaz. Ancak bu hâlde CMK m.13/1-2’de öngörülen yedek kural­ların uygulanması söz konusu olabilir. Yurt dışında işlenen suçta, şüpheli veya sanığın ya­kalandığı yer, Türkiye’de yakalanmamışsa Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir (CMK m.14,13/1). Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir (CMK m.14,13/2). Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya Türkiye’de bir adresi yoksa; yetki­li mahkeme, Adalet Bakanı’nın istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir (CMK m.14/3).

Yurt dışında işlenen suçlardan dolayı CMK m.14 gereğince Türkiye’de yetkili bir yer mahkemesi bulunsa da Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine de yetki verebilir (CMK m.14/2).

Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevli­lerinin işledikleri suçlardan dolayı Ankara mahkemeleri yetkilidir (CMK m.14/4).

Deniz, Hava ve Demir Yolu Taşıtlarında veya Bu Taşıtlarla İşlenen Suçlarda Yer Yönünden Yetki

Yasa koyucu 5271 sayılı CMK’da, 1412 sayılı CMUK’de bulunmayan bir yetki kuralı sevk etmiştir. Deniz, hava ve demir yolu taşıtlarında ülke içinde ve ülke dışında suç işlenmesi hâline ilişkin yetki kuralları özel olarak öngörülmüştür.

Ülke içerisinde seyreden araçlar hangi ülke bayrağını taşırlarsa taşısınlar yetki kuralı şu şekildedir. Ülke içerisinde deniz, hava veya demir yolu taşıtlarında ya da bu taşıtlarla işlenen suçlarda, suçun işlendiği yer mahkemelerinin yanı sıra bunların ilk ulaştığı yer mahkemesi de yetkilidir (CMK m.15/3). Suçun işlendiği yerin yanı sıra bu taşıtların ilk ulaştığı yer mahkemeleri de bu taşıtlarla ya da bu taşıtlarda işlenen suçu yargılamaya yet­kilidir.

Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan gemi veya hava taşıtı Türkiye dışında iken işlenmişse yargılama yetkisine geminin ilk uğradığı Türk limanında veya bağlama limanında bulunan mahkeme sahiptir (CMK m.15/1-2).

Yasa koyucu, deniz, hava veya demir yolu taşıtlarıyla çevreyi kirletme suçunun işlen­mesi hâlinde özel bir yetki kuralı öngörmüştür. Bu kurala göre, çevreyi kirletme suçu, yabancı bayrağı taşıyan bir gemi tarafından Türk kara suları dışında işlendiği takdirde, suçun işlendiği yere en yakın veya geminin Türkiye’de ilk uğradığı limanın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir (CMK m.15/3).

Yer Yönünden Yetkisizlik İddiası, Yetkisiz Mahkemenin İşlemleri ve Yetki Uyuşmazlıkları

Sanık, yetkisizlik iddiasını, ilk derece mahkemelerinde duruşmada sorgusundan, bölge adliye mahkemelerinde incelemenin başlamasından ve duruşmalı işlerde inceleme ra­porunun okunmasından önce bildirir (CMK m.18/1). Mahkeme de kendiliğinden, talep olmaksızın (re’sen) yetki konusunu inceler. Mahkeme yetkisizlik iddiasına ilişkin kararı, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan önce, bölge adliye mahkemelerinde du- ruşmasız işlerde incelemenin hemen başlangıcında, duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce verir. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkemeler de bu konuyu kendiliğinden ele alıp karar veremez. Yetkisizlik kararları­na karşı itiraz yoluna gidilebilir (CMK m.18/2-3).

Birden fazla mahkemenin kendisini aynı anda aynı suçun yargılamasında yer yönün­den yetkili sayması hâlinde olumlu yetki uyuşmazlığı; iki veya daha fazla farklı yargı çev­resindeki mahkemenin kendilerini yer yönünden yetkisiz sayması hâlinde ise olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkar. Birkaç mahkeme arasında yer yönünden olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa ortak yüksek görevli mahkeme, yer yönünden yetkili mahkemeyi be­lirler (CMK m.17).

Yer yönünden yetkili olmayan mahkemece yapılan işlemler sadece yetkisizlik nede­niyle hükümsüz sayılmaz (CMK m.20). Bir mahkeme, yetkili olmasa bile, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yargı çevresi içerisinde gerekli işlemleri yapabilir (CMK m.21).

Başsavcılıklar, yargı çevresinde bulundukları mahkemelerin yargı çevresinde yetkilidir­ler (5235 sayılı Teşkilat K. m.21). Bu nedenle başsavcılıklar arasında da yetki uyuşmazlıkları çıkabilir. Bu tür uyuşmazlıkların nasıl çözümleneceği CMK m.161/7’de gösterilmiştir.

Yer Yönünden Yetki Kurallarının İstisnaları

İstisnalardan biri davalar arasında bağlantı bulunmasıdır. İki ceza uyuşmazlığı arasında Yasa’da belirtilen şekilde bir bağlantı (CMK m.8) varsa bu davalar yetkili mahkemelerden birinde birleştirilebilir (CMK m.16). Bağlantılı suçların davalarının birleştirilmesi hâlinde birleştirilen davalardan birisi yetkisiz mahkemede görülecek demektir (CMK m.16). Ör­neğin, Kocaeli ile İstanbul’da görülmesi gereken iki ayrı davanın birleştirilerek İstanbul’da görülmesi durumunda, Kocaeli’ndeki dava bakımından yetkisiz olan İstanbul Mahkeme­si, yargılamayı yapmak durumunda kalacaktır.

Yetki kurallarının diğer bir istisnasını davanın nakli oluşturur. Dava üç nedenle nak­ledilir. Birinci hâl, yetkili mahkemenin hukuki veya fiili bir nedenle görevini yerine geti­remeyecek olmasıdır. İkinci hâl, kamu güvenliği nedeniyle davanın yetkili mahkemede görülmesinin tehlikeli olmasıdır. Üçüncü hâl ise davanın afet gibi olağanüstü bir nedenle yetkili mahkemede görülmesinin mümkün olmamasıdır. Bu nedenlerle dava başka yer­deki bir mahkemeye nakledilir ve yer yönünden yetkisiz mahkeme davaya bakmak duru­munda kalır.

Yetkili mahkeme, hukuki veya fiili sebeplerle görevini yerine getiremeyecek hâlde bu­lunursa yüksek görevli mahkeme, davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mah­kemeye nakline karar verir (CMK m.19/1). Yüksek görevli mahkeme, bölge adliye mah­kemeleridir (5235 sayılı Teşkilat K. m.37/3). Ancak bu mahkemeler kuruluncaya kadar yüksek görevli mahkeme, Yargıtaydır. Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkeme­nin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa Adalet Bakanı, Yar- gıtaydan davanın nakledilmesine karar vermesini talep eder (CMK m.19/2). Afet, savaş ve olağanüstü hâllerde Adalet Bakanlığı afetin etkileri ortadan kaldırılıncaya kadar bütün davaların başka yerdeki mahkemelere nakledilmesine karar verir. Ayrıca mahkeme, fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapıl­masına karar verebilir. Bu karara karşı itiraz yolu açıktır (CMK m.19/3).

Yer yönünden yetki kurallarının diğer bir istisnası istinabedir. İstinabe; katılan, mü­dafi, vekil, tanık veya bilirkişinin dinlenmesi gibi belli bir yargılama işleminin, yer yö­nünden yetkisiz hâkim tarafından yapılması demektir. Yasa’da istinabe kurumu dağınık olarak düzenlenmiştir (CMK m.83,180/1,196,209). Örneğin, İstanbul’da görülen bir da­vanın tanığının Erzurum’da bulunması durumunda, İstanbul Mahkemesinin, tanığın dinlenmesini kendisine eş değerdeki Erzurum Mahkemesinden istemesi gibi. İstinabe kurumu, duruşmanın doğrudan doğruyalığı ve sözlülüğü ilkelerinin istisnasını oluştu­rur. Bu ilkeleri korumak için büyük şehir belediye sınırları içerisinde zorunlu olmadıkça istinabeye başvurulması yasaklanmıştır (CMK m.180/3). Ayrıca, büyük şehir belediyesi sınırları içindeki bir mahkemeden istinabe yoluyla bir işlemi yapması talep olunduğunda, bu mahkeme, işlemin ilgilisinin kendi ilçe sınırları içinde olmayıp kendisinin de dâhil olduğu büyük şehir belediye sınırları içindeki başka bir ilçede olduğu gerekçesiyle işlemi yapmaktan kaçınamaz. Bu mahkeme işleri geciktirmemek için istinabe evrakının gereğini yapmak zorundadır (CMK m.180/4).

Leave a comment

error: Content is protected !!