Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeter şüphenin bulunması halinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur (CMK 253/4).
İşlendiği iddia edilen suç “uzlaştırma kapsamında ise”, uzlaştırma bürosu tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir.
Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.
CMK 158/6, “Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra, suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur” hükmünü getirmiştir. Bu durumda, şikayet hakkı olan kişi, açıkça şikâyetinden vazgeçmemiş ise, şikâyet aranmaksızın uzlaştırma hükümleri uygulanır.
Şüpheliye, sanığa, mağdur veya suçtan zarar görene, özel hukuk tüzel kişisine veya bunların yasal temsilcilerine uzlaştırma teklifi yapılabilir.
Yasanın açık düzenlemesi nedeniyle, kamu tüzel kişileri aleyhine işlenen suçlarda uzlaştırmaya başvurulamaz (CGK 5.7.2005, E. 2005/10-84, K. 2005/90). Yerel yönetimler, hizmet yönünden yerinde yönetim kuruluşları ve meslek kuruluşları bu kapsamdadır. 4721 sayılı Medeni Kanunun 8 vd. maddeleri kişiliği tanımlamış, 47‟nci maddesine göre de “Başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları, kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanırlar”.
Bunlar aleyhine işlenen suçlarda uzlaştırma uygulanamayacağı genel olarak kabul edilmektedir.
Son olarak 2016-6763 sK ile yapılan değişiklik üzerine, uzlaştırma yetkisi yalnızca uzlaştırma bürosu tarafından görevlendirilecek olan uzlaştırmacıya verildiğinden, kolluğun bu işlemleri gerçekleştirme yetkisi yoktur.
CMK 253/4 uyarınca uzlaştırmacının uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilmesi mümkün kılınmıştır.
Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılacaktır (CMK 253/4).
Hukuktaki arabuluculukta ise, karşı tarafın yaptığı arabuluculuk yöntemini uygulamayı kabul etmesi için, 30 günlük bir süre öngörülmüştür (Arabuluculuk K 13/2).
CMK 253/7 gereği, birden çok kişinin mağdur olması veya suçtan zarar görmesi halinde şüpheli, mağdur veya zarar görenlerin hepsinin uzlaştırmayı kabul etmesi gerekir. Çünkü, her bir mağdurun ayrı ayrı şikâyet hakkı bulunmaktadır. Aksi takdirde uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma görüşmelerine katılmamak da, ret gibi sonuç doğurur (CMK 253/13, cü. 2).
Uzlaştırma muhakemesinin başlayabilmesi için, hem mağdurun, hem suçtan zarar görenin, hem de Şüphelinin uzlaştırma muhakemesi yapılmasını kabul etmeleri gerekir. Taraflardan biri kabul etmezse, süreç işlemez.
Kanun, uzlaştırma teklifinde artık bir sıra öngörmemektedir. Fakat şüpheliden başlamak daha yararlı olabilir.
Mağdurun veya suçtan zarar görenin uzlaştırma teklifini kabul etmesi, bağlayıcı hukuki sonuç doğurmaz, sadece süreci başlatır. Uzlaştırma gerçekleşip, edim yerine getirildikten sonra hukuk davası açma yolu kapanır.
Şüphelinin uzlaştırma teklifini kabul etmesi, suçu ikrar ettiğini göstermez. 5560 sayılı yasa ile değişiklik olmadan önce; soruşturma aşamasında C. Savcısı ve kovuşturma aşamasında hâkimin, şüpheli veya sanığı çağırarak; kendisine yüklenen suçu ve sorumluluğu kabul edip etmediğini sorması gerekmekteydi. Yine, yasa değişikliğinden önce çağrı kağıdı ile gelmeyen sanığın zorla getirilmesi mümkündü.
Hazır olan şüpheliye, C. Savcısı gerekli açıklamayı yapıp uzlaştırma yöntemini açıklıyor, suçu ve mağdurun zararını gidermeyi kabul edip etmediğini soruyordu. Eğer şüpheli suçu veya belirtilen zararı gidermeyi kabul etmiyorsa, uzlaştırma süreci sona eriyordu. Şüphelinin kabulü durumunda, mağdura uzlaştırmayı kabul edip etmediği soruluyordu. Ancak, 5560 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, bu sıralamanın bir önemi kalmamışsa da, önce şüpheliye sorulması daha iyidir.
Mağdur uzlaştırma teklifini, sonuçlarını bilerek, özgür iradesi ile ve sarih olarak kabul etmelidir. Ceza muhakemesi hukukunda şarta bağlı işlem kabul edilmemiştir. Ancak, “zararımı öderse uzlaşırım” şeklinde bir kabulün de, uzlaştırma önerisinin kabulü olarak değerlendirilmesi uygun olacaktır.
Bir taraf uzlaştırmayı kabul etmez veya red ederse, uzlaştırma yolu kapanır. Ancak suçta birden fazla fail varsa, yani suç birden fazla kişi tarafından işlenmişse, sadece uzlaşan şüpheli uzlaştırmadan yararlanacağı için (CMK 255), bir şüphelinin uzlaştırmayı kabul etmemesi, diğerlerini bağlamaz.
Suçta birden fazla mağdur veya suçtan zarar gören varsa, uzlaştırma yolunun açılması için, uzlaştırmayı hepsinin kabul etmesi gerekir (CMK 253/7). Bu düzenlemenin, «uzlaştırma yolunu zorlaştıran, yokuşa süren türden oluğu» dikkat çekmektedir.
Uzlaştırma teklifi reddedilse bile, tarafların özgür iradeleriyle anlaştıklarını gösteren bir belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurmaları olanaklıdır (CMK 253/16).