Sanık ve katılanın, istinaf başvurusunda neden ve gerekçe gösterme zorunluluğu yoktur. Zira, Kanun “sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette zarar görmüş bulunanların dilekçe ve beyanlarında başvuruya ilişkin nedenlerini göstermemesi inceleme yapılmasına engel olmaz” hükmünü sevk etmiştir (CMK 273/4).
CMK 273/4 hükmünde katılan bakımından sorun teşkil eden diğer bir ibare de; “… ve bu Kanuna göre” denilmiş olmasıdır. Bilindiği gibi, CMK dışındaki diğer bazı Kanunlarda, belli kurum ve kuruluşlara “kanun gereği” katılan sıfatı tanınmasına ilişkin hükümler bulunmaaktadır. Kanun koyucu her halde “bu Kanuna göre” demek suretiyle bir sınırlama getirmek istemiş değildir. Aksi takdirde CMK dışındaki diğer kanunlar uyarınca kendiliğinden veya başvuru üzerine katılan sıfatını almış kurum ve kuruluşlar adına istinaf başvurularının geçerliliği tartışma konusu olacaktır.
Ancak, CMK 273/4 hükmünde müdafi ve katılan vekili zikredilmemiştir. Kanun koyucu müdafi ve katılan vekilinin neden ve gerekçe gösterme zorunluluğu getirseydi, bunu Cumhuriyet savcısı bakımından beşinci fıkrada belirttiği gibi, açıkça düzenlemesi gerekirdi. Bu nedenle, buradan müdafi ve katılan vekilinin istinaf başvurusunda neden ve gerekçe göstermek zorunluluğu bulunduğu sonucu çıkarılamazsa da, müdafi ve katılan vekilinin istinaf başvurularında ilk derece mahkemesinin hükmündeki maddi meselenin tespitine ilişkin istinaf nedenlerini ve hükümdeki hukuka aykırılıkları tek tek belirterek, taleplerini dayandırdıkları hususları ikna edici bir biçimde açıklamaları, istinaf mahkemesinin talepler doğrultusunda karar vermesi bakımından büyük önem taşır.