TÜRK MEDENİ YASASI MADDE 605.- Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.
Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.
MADDE 606.- Miras, üç ay içinde reddolunabilir.
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın Ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
MADDE 607.- Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hakimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.
MADDE 608.- Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin mirasbırakanın-dan geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez.
Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.
MADDE 609.- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazıl beyanla yapılır.
Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.
Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı tüzük/e düzenlenir.
MADDE 610.- Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.
Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönelimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez.
Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.
MADDE 611.- Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.
Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.
MADDE 612.- En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmişler gibi hak sahiplerine verilir.
MADDE 613.- Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer.
MADDE 614.- Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler.
Bu takdirde ret, sulh hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar.
Bunun üzerine miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir.
MADDE 615.- Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir.
MADDE 616.- Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu reddeden vasiyet yükümlüsü yararlanır.
MADDE 617.- Mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir.
Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacak ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.
MADDE 618.- Ödemeden aciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.
Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle adet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır.
İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.
Yasal ve atanmış (mansup) mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölüm gününde mirasbırakanın borçlarını ödemeden aczi açıkça belli oluyorsa yahut bu durum resmen tespit olunmuş ise, miras reddedilmiş sayılacaktır.
Miras (3) ay içinde reddolunabilecektir. Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış (mansup) mirasçılar için, yazım işleminin sona erdiğinin Sulh Hukuk Hakimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlayacaktır.
Mirası ret etmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçecektir. Bu mirasçılar için süresi; mirasın kendilerinin mirasbırakanına geçtiğini öğrendikleri günden başlayacaktır. Ancak bu süre; bu mirasçıların kendilerinin mirasbırakamndan geçen mirasın reddi için bu mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermeyecektir.
Bundan başka ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçtiği takdirde, bunlar için ret süresi önceki mirasçılarca mirasın reddedildiğini öğrendikleri günden işlemeye başlayacaktır.
Mirasın reddi, ret edecek mirasçı tarafından sulh (hukuk) mahkemesine sözlü yahut yazılı olarak yapılacaktır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh Hukuk Hakimi, sözlü yahut yazılı ret bildirimini tutanakla tespit edecektir. Süresinde yapılan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin Sulh Hukuk Mahkemesince bu işle ilgili özel kütüğüne yazılır. Ret eden mirasçının istemi durumunda da kendisine reddettiğini gösteren bir belge verilir. Tutanak ve kütüğün düzenlenmesi hakkında tüzük hazırlanacağı da yasada öngörülmüştür.
Yasal süresinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olacaktır.
Ret süresi sona ermeden mirasçı;
yapmışsa,
artık mirası reddedemeyecektir. Zira tereke ile gerekli bağ ve ilgi kurmuş onu yaptığı işlerle kabul etmiştir. Yasa koyucu bu hükmü vazetmekle tereke alacaklılarını ve ilgililerini korumak istemiştir.
Zamanaşımı yahut hak düşürücü sürelerinin (dolmasına engel olmak) işlemesine engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmayacaktır.
Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse, onun payı, miras açıldığı günde kendisi sağ değilmiş gibi diğer hak sahiplerine geçecektir.
Atanmış (mansup) mirasçı, mirası reddederse, bu mirasçının payı, mirasbırakanm en yakın yasal mirasçılarına kalacaktır. (Ancak ölüme bağlı tasarrufta arzunun başka türlü olduğu anlaşılmaması gerekecektir.) En yakın yasal mirasçıların tümü tarafından miras reddolunmuşsa, bu miras sulh hukuk mahkemesince iflas kuralları göz önünde tutularak tasfiye edilecektir. Tasfiye sonunda da, arta kalan değerler, mirası ret etmemişler gibi hak sahiplerine dağıtılacak (yani verilecek)'tır.
Mirasbırakanm altsoyunun (çocuklarının) tümü mirası ret ettiği takdirde, bu mirasçıların payları sağ kalan eşe geçecektir.
Mirasçılar, mirası ret ederken aynı zamanda, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmedikleri yolunda beyanlarının alınmasını, mirasın tasfiyesinden önce isteyebilirler. Bu takdirde ret, Sulh hukuk hakimliğince bu mirasçılara bildirilecek bu sonra gelen mirasçılar da, (1) ay içinde mirası kabul ettiklerini bildirmez yani kabul etmezlerse, ret etmiş sayılacaklardır. Bu takdirde de, miras; iflas kurallarına göre tasfiye edilecek, tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilecektir.
Önemli nedenlerin bulunması durumunda, Sulh hukuk hakimi, yasal ve atanmış (mansup) mirasçılar için tanınan ret süresini uzatabilecek veya yeni bir süre tanıyabilecektir. Bu husus önemli nedenlerin durumuna göre takdir edilecektir.
Tıpkı mirasın reddi gibi vasiyetin de reddedilmesi mümkündür. Vasiyet alacaklısı vasiyeti reddederse, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanacaktır. Ancak, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmamış olmalıdır.
Mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek için mirası reddettiği takdirde;
ret gününden itibaren (6) ay içinde reddin iptali davasını açabileceklerdir. Ancak bu dava hakkı, kendilerine yeterli bir güvence (teminat) verilmediği takdirde kullanılacaktır. Dava sonunda, reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilecektir. Bu suretle de tasfiye edilen mirastan ret eden mirasçının payına bir şey düşerse, bundan önce, itiraz eden alacaklıların alacakları, daha sonra da diğer alacaklıların alacakları ödecektir. Ödemelerden sonra arta kalan bir değer (bedel) varsa, o da, ret geçerli olsaydı, bundan faydalanacak mirasçılara dağıtılacaktır.
Mevcudu borcuna yetmeyen yani borç ödemekten aciz olan bir mirasbırakanın mirasını, ret eden mirasçılar mirasbırakanın alacaklılarına karşı, mirasbırakanın ölümünden önceki 5 yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları (değer) miktarında sorumlu olacaklardır. Ancak;
bu sorumluluğun dışındadır. Bundan başka iyi niyetli mirasçılar, geri verme zamanındaki zenginleşmeleri oranında sorumlu bulunacaklardır.
Mirasın reddi, yasal ve nasbedilmiş (mansup) yani atanmış mirasçıların kayıtsız koşulsuz mirası kabul etmemeleridir. Burada önemle durulacak husus, kendi alacaklılarını mirasçının zarara sokma kastının bulunmayacağıdır. Böyle bir kasıt varsa, mirasın reddinin iptali alacaklılar tarafından istenebilecektir.
Mirasın reddinin hüküm ifade edebilmesi için kayıtsız ve koşulsuz olması, mirasın açılmış bulunması, mirası redde yetkili kişilerce yapılması gerekir. Kendilerine mal ve vasiyet edilenler ancak teberruları ret edebilirler. Mirası bu gibi kişilerin ret etmeleri mümkün değildir.
Mirasın reddinin iki türü vardır.
Gerçek yani hakiki ret Medeni Yasanın 605. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Hükmen ret ise, yine aynı maddenin ikinci fıkrasında belirtilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasına göre, yasal ve mansup mirasçılar mirası reddedebilirler. Bu mirasçıların kayıtsız ve koşulsuz miras açıldıktan sonra mirası ret etmeleri gerçek ve yani hakiki retlir. Ancak, reddeden mirasçının kendi alacaklılarını zarara sokmak amacı ve kastı bulunmayacaktır. Aksine tutumu mirasın reddinin iptalini doğuracaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında da, hükmen mirasın reddinden söz edilmektedir. Buna göre, mirasbırakanın ölümü gününde terekesinin borca batık olduğu yani mal varlığının borçlarını karşılayamayacak durumda bulunduğu sabit olmuş ise, miras kendiliğinden reddedilmiş sayılacaktır. Burada mirasçıların ister yasal ister mansup yani nasbedilmiş mirasçı olsun herhangi bir ret ileri sürmelerine gerek ve zorunlulukları bulunmayacaktır. Hükmen ret yasadan doğan bir reddir.
Gerçek redde; miras, üç ay içinde ret olunabilecektir (MY. 606). Bu süre yasal mirasçının ölümü öğrendiği günden mansup mirasçının lehindeki vasiyetin (tasarrufun) kendisine resmen bildirildiği günden başlayacaktır. Yasal mirasçı için ölüm günü, sürenin başlangıcı için yeterlidir. Ancak ölüm gününü bilemiyorsa, öğrendiğini bildirdiği günden itibaren üç ay içinde miras reddedebilecektir. Gerçek ret isteği Sulh Hukuk Hakimine yapılacaktır.
Sulh (Hukuk) Hakimi, ret isteğinin süresinde olup olmadığını ve ret edenin mirasçılık sıfat ve niteliğini haiz bulunup bulunmadığını tespitle yetinecektir. Bu husus gerçekleştiği takdirde de yapacağı iş sadece mirasçının ret isteğini tescil etmekten ibaret olacaktır (MY. 609).
Gerçek (hakiki) redde; davalı yoktur. Ret isteğini bildiren mirasçının veya mirasçıların yazılı veya sözlü olarak sulh hukuk hakimine isteklerini bildirmesi yeterlidir. Diğer mirasçıların davalı olarak gösterilmesine gerek yoktur. Ancak uygulamada bu tür isteklerde diğer mirasçılar da hasım olarak gösterilmektedir. Zira mirasın reddinin tescilinin onlara tebliğinde bu husus önem arz edecektir. Medeni Yasının 609. maddesinde davalı taraftan söz edilmemektedir.
Hükmen redde; terekenin borca batıkhğının tespiti davasını açan mirasçı, terekenin alacaklılarını davalı olarak göstermek zorundadır. Bu alacaklılarla birlikte varsa diğer mirasçılara da husumeti tevcih edecektir. Kendisinden başka mirasçı olmadığı takdirde alacaklılarla birlikte hazineyi de davalı olarak göstermesi gerekecektir. Uygulamada genellikle göz önünde tutulan husus sadece alacaklıların davalı olarak gösterildiğidir. Mirasçıların davalı gösterilmesi, terekenin durumu hakkında onlara da bilgi vermesi bakımından yararlı olacaktır. Hiç mirasçı yoksa hazineye miras kalacağından onun da hasım olarak davada yerini alması kamu yararı yönünden yararlı bulunacaktır. Bizim görüşümüz bu yoldadır.
Gerçek (hakiki) redde;
Hükmen redde;
Gerçek redde (3) aydır. Bu süre mirasın açıldığı, diğer bir deyimle mirasbırakanın ölüm gününden itibaren başlar. Bu üç aylık ret süresi hak düşürücü süredir. Zaman aşımı niteliğinde değildir. Süresinde ret edilmeyen miras kazanılmış olur.
Hükmen redde, süre; söz konusu değildir.
5.910 YTL'den fazla tutarı olan terekenin borca batıklığının tespiti davasını da asliye hukuk mahkemesi görecektir.
Borca batık yani borç ödemeden aciz mirasbırakanın mirasını ret eden mirasçılar, mirasbırakanın alacaklılarına karşı, mirasbırakanın ölüm gününden önceki (5) yıl içinde mirasbırakandan aldıkları mirasın paylaşılmasında iade etmekle yükümlü olacakları değer miktarında sorumlu olacaklardır. Bu sorumluluğa, eğitim ve öğrenim giderleri ve âdet üzere verilen çeyiz bedeli dahil değildir. Bundan başka, iyi niyetli mirasçılar, geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu tutulacaklardır.