Ceza muhakemesi, suç işlenip işlenmediğini araştırmak, işlenmiş ise kanunî neticeleri tayin etmek, bu arada suçluları cezalandırmak üzere kamu düzenini korumak için yapılır. Bu nedenle, kamu davasının mecburiliği ilkesi kabul edilmiştir: soruşturma sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemesi mecburidir (CMK 170/2).
Kovuşturmanın kamu yararına olması, bazı hallerde kovuşturmanın şarta bağlı tutulmasına da engel değildir. Örneğin şikayet şartının kabul edilmiş olması, kovuşturmanın kamu yararına yapılmadığı anlamına gelmez. Şikayet suçtan zarar görenlerin zararını artırmamaktaki toplumsal fayda ile kabul edilmiştir. Şikayet şartı gerçekleşince, kovuşturma yine kamu yararına açılacaktır.
Bazı hallerde yeterli şüphe bulunmasına rağmen, kamu davası açılması ve işin aleni duruşmada tartışılması suçtan doğmuş olan kamu zararından daha büyük zararlar doğmasına neden olabilir. Bu gibi hallerde kamu davası açmama konusunda Cumhuriyet savcısına takdir yetkisi tanınabilir.
Kamu davasının mecburiliği ilkesinin, yasa ile düzenlenen sınırlamaları (CMK 171) ve şikayet veya izne bağlı suçlarda olduğu gibi istisnaları vardır. Örneğin, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, cezanın ortadan kaldırılmasını gerektiren şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsi cezasızlık sebebi olarak öngörülmüştür (CMK 171/1). Diğer bir istisna grubu ise, kamu davasının açılmasının ertelenmesi (CMK 171/2 vd.) kurumudur.
“Uzlaşma” (CMK 253), “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” (CMK 171/2, ÇKK 19) ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (CMK 231, ÇKK 23) kurumları ile bu ilkeye istisnalar getirmiştir.
Kanun iki yönlü bir takdir yetkisi öngörmektedir: önce CMK 171/1 ile “takdirilik sistemi” kabul edilmiş, daha sonra ise, CMK “2006-5560” 171/2 ile ise “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” sistemi getirilmiştir.