MADDE 267.- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK'nun 267.maddesinin 1.fıkrasında şekli (biçimsel) iftira olarak nitelendirilen suçun temel şeklinin, suçu kovuşturmaya yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunulması (doğrudan iftira) ya da basın yoluyla bir kişinin ceza kovuşturmasına uğratılması (dolaylı iftira) biçiminde işlenebileceği öngörülmüş, 2.fıkrasında ise fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması (maddi iftira) hali cezanın artırılmasını gerektiren bir nitelikli hal olarak öngörülmüştür.
Bu suçla korunmak istenilen hukuksal yarar karma bir nitelik taşımaktadır. Suçun oluşması için belirli bir kişinin zarar görmüş olmasına gerek bulunmamaktadır.
İftira suçunun maddi konusunu, bir kimseye isnat edilen "hukuka aykırı bir fiil" oluşturabilir. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir; disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan veya 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında kabahat sayılan fiillerde bu suçun konusunu oluşturabilir. Buna göre iftira suçunun konusu bir suç olabileceği gibi, idari yaptırımı gerektiren bir fiilde olabilecektir.
İftiranın konusunu bir suçun oluşturması durumunda, bunun TCK veya özel yasalarda suç olarak tanımlanmış ve en azından teşebbüs aşamasında kalmış olması ve isnat edilen fiilin belirli ve objektif olarak gerçek dışı olması gerekir. İsnat edilen suç, kasten veya taksirle veya ihmal suretiyle işlenmiş olabilir. Kişiye isnat edilen fiilin hiç işlenmemiş olması ya da kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından işlenmemiş olması hallerinde iftiranın konusunu oluşturan fiilin objektif olarak gerçek dışı olduğu, diğer bir anlatımla "suçsuz olduğunu bildiği halde bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edildiği" kabul olunur.
a) Suçun Faili: İftira suçunun (267.md.) faili herkes olabilir. Suçun 268.maddede düzenlenen özel işleniş biçiminde ise fail, kendisi hakkında işlediği bir suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturma yürütülen şüpheli ya da sanık konumunda bulunan kimsedir.
İftira suçunu kamu görevlileri de işleyebilirler. Suçu görev gereği elinde bulundurduğu "araç ve gereçleri" kullanarak işleyen kamu görevlisinin cezası TCK'nun 266.maddesi uyarınca artırılır.
b) Suçun Mağduru: İftira suçunun mağduru, belirli, hayatta bulunan, ceza sorumluluğu taşıyan ve suçsuz olduğu iftiracı tarafından bilinen bir gerçek kişi olabilir.
İsnadın belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Bu kişinin ismi belirtilmese bile, yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterlidir. Mağdur belirli değilse örneğin hayali bir kişi ise, bu durumda eylem iftira suçunu değil suç uydurma (TCK 271.md.) suçunu oluşturur.
TCK'nun 267maddesine göre iftira suçu iki şekilde işlenebilir. Bunlar, şekli veya maddi iftiradır. 268/l.fıkrada ise iftira suçunun özel bir işleniş biçimine yer verilmiştir.
267/l.fıkraya göre şekli iftira, mağdur hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur. Bu isnadın yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle ya da basın ve yayın yoluyla yapılması gerekir. Bunların dışında, örneğin sözlü olarak mağdura suç yüklenmesi iftira suçunu değil, unsurları gerçekleştirdiği takdirde hakaret suçunu (TCK 125.md.) oluşturabilir.
aa) Yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak (doğrudan) iftira:
267/l.fıkra hükmüne göre iftira suçunun gerçekleştiriliş şekillerinden biri, mağdur hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatmaya ya da idari yaptırım uygulamaya yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmaktır.
İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü de yapılabilir (CMK 158/5.md.). Telefonla, telgrafla, imzasız bir mektupla da ihbarda bulunulabilir.
Suça ilişkin ihbar veya şikâyetin yapılabileceği yetkili makamlar CMK'nun 158.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir. Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyette bulunabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet savcılığına gönderilir.
bb) Basın ve yayın yoluyla (dolaylı) iftira:
267/l.fıkra hükmüne göre, iftira suçu, basın ve yayın yoluyla masum bir kimseye hukuka aykırı bir fiilin isnat edilmesi suretiyle de işlenebilir. TCK'nun 6/1-g bendindeki tanıma göre, ceza kanunlarının uygulanmasında; "basın ve yayın yolu ile" deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar anlaşılır. 5187 sayılı Basın Kanununun 2.maddesi uyarınca fiilin basılmış bir eserle işlenmesi açısından suçun oluşması için basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmuş olması gerekir. Elektronik kitle iletişim araçlarıyla örneğin internet yoluyla yapılan asılsız suç isnatları ile ilgili metnin sunumcuda ulaşıma açık hale getirilmesi ile yayın unsuru gerçekleşmektedir. 267/1 .fıkrada, "...basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırımı uygulanmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnadı" iftiranın gerçekleştiriliş şekillerinden biri olarak kabul edildiğinden, basın ve yayın organlarında çıkan yazı ve haberlerle, işlendiği bildirilen suçlara ilişkin takibata geçilmiş ve sonuçta suç yüklenen kişinin suçsuz olduğu ortaya çıkmış ise basın veya yayın organı ihbar konusunu ilgili makama doğrudan doğruya bildirmese bile, basın veya ayın yoluyla yapılan haberler dolayısıyla suçsuz kimseler hakkında idari veya cezai takibata girişilmesi mümkün olduğundan, iftira suçu hukuka aykırı olarak isnat edilen fiilin yayınlanmasıyla oluşur.
267/2.fıkra hükmüne göre maddi iftira, fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunmaktır. Fail, iftira suçunun bu işleniş biçiminde soyut bir suçu mağdura isnat etmemekte, delilleri uydurarak somut isnatta bulunmaktadır. 267/2.fıkra uyarma, bu durumda faile verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Suçun veya idari yaptırımı gerektiren fiilin belirli bir kimse tarafından işlendiği izlenimini uyandıran her şey "maddi eser ve delil" sayılır. Örneğin, bir kimsenin kendi kendisini yaralayarak, yetkili makamlara belli bir kişi tarafındanyaralandığını bildirmesi, mağdurun evine gizlice silah konulması, bir suçun mağdurunun kanının iftira edilecek kişinin elbiselerine sürülmesi hallerinde 267/2. fıkraya uyan maddi iftira suçu söz konusu olmaktadır.
TCK'nun 268/1 .maddesinde iftira suçunun özel bir işleniş şekli düzenlenmiştir. Buna göre, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna (267.md.) ilişkin hükümlere göre cezalandırılacaktır.
İftira suçunun manevi unsurunun oluşabilmesi için, kendisine hukuka aykırı fiili isnat edilen kişinin bu suçu işlemediğinin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan, söz konusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Başka bir deyişle iftira suçu muhtemel (olası) kastla işlenemez. Bu suçun oluşabilmesi için, ayrıca, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hareket edilmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failde kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı gereklidir. Bu itibarla, suçun yetkili mercilere ihbar veya şikâyet ya da basın ve yayın yolu ile gerçekleştirilmesi bakımından failin, hakkında asılsız suç isnadında bulunulan mağdurun masum olduğunun ya da isnat edilen fiilin asılsızlığını kesin olarak bilmesi arandığından bu suç ancak özel kastla işlenebilir. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Zan ve tahmine dayalı isnatlarda iftira suçu oluşmaz. Zira, şüphe üzerine şikâyet etmek hep vatandaşın hakkı olduğundan, iftira suçunun oluşması için mağdurun suçsuz olduğunu bile bile isnatta bulunduğunu sübuta vardıran kesin delillerin mevcudiyeti gerekir.
İftira suçu ile adliye ve kişinin şeref ve onuru birlikte korunduğundan ve adliyenin korunan yarar içinde önceliği bulunduğundan, mağdurun rızası bu suçta hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz. Suçsuz olduğunu bilerek masum bir kişiye hukuka aykırı bir fiil isnad edilmesi, hakkın kötüye kullanılması olacağından, Anayasanın 74.maddesinde düzenlenen dilekçe hakkına dayanılarak böyle bir fiilin hukuka uygun olduğunun ileri sürülmesi mümkün değildir.
Haber verme hakkına dayalı hukuka uygunluk nedeninden söz edilebilmesi için, kamuya duyurulan olayın "haber" olması, söz konusu haberin "güncel" olması, bu haberin bilinmesinde kamu ilgi ve yararının bulunması ve verilen haberin yazılış şekli, kullanılan ifadelerin, cümle ve kelimelerin, haberin konusunun kişilik hakkını zedeleyecek üslup ve tarzda olmaması aşağılayıcı nitelikte bulunulmaması gerekir. Bu bakımdan haberin gerekli araştırmalar sonucu gerçekliğine inanılarak verilmesi halinde suç oluşmayacaktır.
Kovuşturma: İftira suçunun soruşturma ve kovuşturması C.savcılığınca genel hükümlere göre re'sen yapılır.
Görevli Mahkeme: 5235 sayılı Kanunun 11. ve 12.maddeleri uyarınca, 267. maddenin 1. ve 7.fıkralarında yazılı suçlarda asliye ceza, maddenin 5.fıkrasındaki netice itibarıyla ağırlaşmış iftira suçunda ise ağır ceza mahkemesi davaya bakmakla görevlidir.
Suçun Yaptırımı: 1.fıkrada bir yıldan dört yıla kadar hapis, 7.fikrada üç yıldan yedi yıla kadar hapis, 5.fıkranın ilk cümlesindeki netice sebebiyle ağırlaşmış nitelikli halde yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasıdır. Maddi iftira halinde 1.fıkraya göre verilen ceza 2.fıkra uyarınca yan oranında artırılacaktır. Maddenin üç ila altıncı fıkralarında, iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmiştir.
Maddenin 2.fıkrasmda, basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunması ve ilan masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
d) Dava Zamanaşımı: Maddenin S.fıkrasında, iftira suçunda zamanaşımı bakımından sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda Özel bir hüküm yer almaktadır. İsnat edilen suç dolayısıyla yapılan kovuşturma sonucu hükmün kesinleşmesiyle, iftiranın sabit olabileceği ve dolayısıyla takibata girişileceği aşikar olduğundan, yasa koyucu iftira suçundan dolayı dava zamanaşımının, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlayacağını kabul etmiştir.
Dava zamanaşımı süresi, 1.fıkradaki suç bakımından sekiz yıl (66/1-e), 7. fıkradaki netice sebebiyle ağırlaşmış suç bakımından ve 1.fıkra ile 2. veya 3.fıkra hükümlerinin birlikte uygulandığı hallerde Onbeş yıl (66/1-d ve 3.fıkra), 5.fıkranın ilk cümlesindeki netice sebebiyle ağırlaşmış suçta yirmi (66/1-c) yıldır.