CMK 145‟e göre, ifade ya da sorgu için çağrılan kişilere davetiye gönderilir. Kişinin bu davete uymaması olasıdır. “Davetiye ile çağrılan kişiye, çağrılma nedeni açıkça belirtilmek zorunda olduğu gibi, gelmezse zorla getirileceği” de bildirilir.
Gelmediği takdirde, ayrıca Kabahatler Kanunu‟ndaki emre aykırılık kabahatini işlemiş olur (KK 32).
Oysa uygulamada gönderilen çağrı yazısında, ilgiliye hangi olay için çağrı yapıldığı yazılmamaktadır. Hak kısıtlayan bu işlem, telefon masajı, e-mail gibi yöntemlerle yapılamaz, mutlaka yazılı olmalıdır.
Kanun sadece tanıkların çağrılmasında telefon vb. araçlardan faydalanmayı kabul etmişse de, çağrı kağıdına bağlanan sonuçların bu durumda uygulanmayacağını belirtmiştir (CMK 43/2).
Zorla getirmenin ön koşulu, ikaz içeren davetiye gönderilmesidir (CMK 146/2). Kendisine suç yüklenen ve sonuçta ceza yaptırımı ile karşılaşabilecek olan kişi bu davete uymayabilir. Bu durumda kişi hakim kararı ile ve kolluk zoruyla hakim, savcı ya da kolluk önüne getirilir.
Zorla getirme, hakim kararı veya savcı emri ile olur. Bu yetki kolluğa verilmemiştir. Kolluk, bilgisine başvurmak istediği kişiyi çağırabilir (PVSK 15). Ancak, gönüllü olarak gelmeyenleri kendiliğinden zorla getiremez.
CMK 146/2‟nci fıkraya göre, zorla getirme kararında şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğu, kendisiyle ilgili suç, gerektiğinde eşkali ve zorla getirilmesinin nedenleri yazılacaktır.
Maddenin 3‟ncü fıkrasına göre de, bu kararın bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.
Bu karar üzerine çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında, yol süresi hariç en geç 24 saat içinde, çağıran hakimin, mahkemenin veya C. savcısının huzuruna götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır (CMK 146/4).
Zorla getirme bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hakim, mahkeme veya C. savcısı tarafından sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder (CMK 146/5).
Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile, kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır (CMK 146/6).
Zorla getirme kararı bir hakim tarafından verilmiş ise, CMK 267‟ye göre genel hükümler çerçevesinde itiraz edilebilir.
Ancak, Cumhuriyet savcısının bu isteğine karşı, herhangi bir itiraz yolu yoktur. Savcının bu kararının denetlenmesi için bir yol açılmalıdır. Bizde 2014 yılında ihdas edilen sulh ceza hakimliklerine, soruşturma evresinde yapılan tüm adli işlemleri denetleme yetkisi de verilmeli idi.
Zorla getirme kararı verilebilmesi için şu koşulların bulunması gerekir: (i) şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilmesi için, CMK 100 deki koşullar mevcut bulunmalıdır. (ii) şüpheli veya sanığın yakalanması için CMK 90 daki koşullar gerçekleşmiş olmalıdır. (iii) şüpheli veya tanık, bilirkişi, mağdur ve şikayetçi CMK 145 maddesine göre çağrıldığı halde, gelmemiş olmalıdır (CMK 146/7).
Zorla getirme kararı, “tarihi belli” veya “günsüz” olarak verilebilir.
“Günsüz” kararlarda, istenen kişinin ele geçirildiğinde adliyede hazır edilmesi gerekir. Ancak her iki tür zorla getirme kararında da, şüpheli, sanık, tanık, bilirkişi, mağdur ve şikayetçi “derhal”, çağıran makamın önüne götürülür. “Derhal” götürme olanağı yoksa, yol süresi hariç, 24 saat öngörülmüştür (CMK 146/4).
Kanun, uygulamada rastlanan suistimalleri önlemek için, 2006 yılında değiştirilerek, zorla getirmenin başlama ve bitme zamanı açıkça düzenlenmiştir: “haklı görülecek zamanda” başlayan işlem, “ifade alma ve sorgu” ile biter (CMK 146/5).
Zorla getirmede amaçlanan, davete rağmen gelmeyen kişinin ikametine kolluk gücü gönderilerek, kişinin, davet edildiği makama kendi isteğiyle, fakat kolluk nezaretiyle gelmesinin teklifi, bu teklife uyulursa, kolluk nezaretinde istenilen makama götürülmesidir.
Zorla getirme kararı, konutta arama yetkisi vermez.
Ancak, zorla getirme kararı, kolluğun PVSK 16 maddesinde düzenlenen, ölçülü zor kullanma yetkisini harekete geçirir. Direnme halinde, yani bu teklife uyulmazsa, zor kullanılarak, istenilen makama götürülür. Buradaki zor kullanmanın derecesi, kişinin direnmesi ile orantılı ve karara uymayı sağlayacak ölçüde olmalıdır.