4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 11 - Erginlik on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 12 - On beş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 13 -Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 14 -Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiili ehliyeti yoktur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 15 -Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 16 -Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 396 - Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 463 - Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 470 - Küçükler üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.
Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilan eder.
Erginlik (rüşt),yasayla öngörülen belirli yaşın doldurulmasıyla, ya da bu yaşın doldurulmasından önce evlenme yahut mahkeme kararıyla kazanılan olgunluktur.
Rüştünü kazanan kimseye ergin (reşit) denir.
Üç türlü rüşt vardır. Bunlar; kanuni rüşt (yaş rüştü),evlenmeyle kazanılan rüşt ve mahkeme kararı ile kazanılan (kaza-i) rüşttür.
Erginlik (rüşt) on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. On sekiz yaşını dolduran kimse, başka bir işleme gerek kalmadan kanundan dolayı ergin (reşit) olur. Velayet ya da vesayetten kurtulur.
Evlenmeyle rüştün kazanılabilmesi için, evlenecek kadın ve erkeğin evlendirme memuru önünde evlenme yönündeki karşılıklı iradelerini açıklamaları yeterlidir. Yani evlenmenin tamamlanmış olması yeterlidir. (TMK. m. 142).Başka bir işlemde bulunmaya gerek kalmadan bu iradenin açıklandığı anda erginlik kazanılır.
Ayrıca, evlenmeyle rüştün kazanılması, evlenmenin geçerli olmasına da bağlı değildir.
Evlenme mutlak butlan ya da nisbi butlanla iptal edilse bile, rüşt yine kazanılır. Evlenmenin, boşanma, ölüm ya da gaiplik sebebiyle sona ermesi, evlenmeyle kazanılan rüştü etkilemez. Evlenme sona erse de devam eder. Ancak; evliliğin mutlak butlan sebeplerinden biri nedeniyle sona ermesi halinde evlilik nedeniyle kazanılan erginliğin devam edebilmesi için eşlerin evlenirken iyi niyetli olmaları gerekir.(TMK. m. 156,158)
Bazı hallerde, henüz on sekiz yaşını doldurmamış kimselerin fiil ehliyetine sahip olmaları zorunlu bulunabilir. Örneğin, babasının iş yerinde çalışıp işi öğrenmiş olan bir küçüğün, ölen babasından kalan işi devam ettirebilmesi veya bağımsız bir iş kurmak istemesi, her hangi bir okulu bitirdiği halde henüz ergin olmadığı için atamasının yapılabilmesi ve maaş alabilmesi ancak fiil ehliyetine sahip olmasıyla mümkündür. TMK.nun 12. maddesi ile;bu ve buna benzer durumlardaki küçüğün,kanunda öngörülen şartlara uyularak erginliğine (rüştüne) karar verilebilmesi imkanı tanınmıştır.
Mahkeme kararı ile ergin kılınan (rüştüne karar verilen) kişi, tam fiil ehliyetine sahip olur. Medeni haklarını serbestçe kullanır. Ancak, kanunların belirli bir işlem için özel bir yaşı öngördüğü durumlarda, bu yaşın tamamlanması gerekir. Örneğin: 15 yaşını doldurup erginlik kararı alan kişi evlenemez. Zira, TMK. madde 124/1 ile erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez hükmü getirilmiştir. Ayrıca, siyasi haklarını kullanamaz ve Dernekler kanunu gereğince, dernek kurabilmek ve dernek üyesi olamaz. Bu haklardan faydalanabilmesi için özel yasalarında belirtilen yaşta olması gerekir.
Ergin kılınma (kaza-i rüşt) mahkeme kararının kesinleştiği anda kazanılmış olur. Her ne kadar TMK.m. 470/2 de mahkemece küçüğün hangi tarihte ergin olacağı günün tespiti ve ilan olacağı öngörülmekte ise de bu düzenleme bir biçim kuralıdır ve erginliğin başlangıcını etkilemez. İlan yapılmasa da rüşt kazanılmış olur.
TMK. nun 12.. maddesine göre, mahkemece erginliğe karar verilebilmesi için, küçüğün on beş yaşını tamamlamış olması gerekir. Yasa on beş yaşın tamamlanmış olması koşulunu aradığı için, henüz on beş yaşını doldurmamış kişilerin bu yolla erginliğine karar verilemez. Ancak on beş yaşın doldurulmuş olması istem anında değil karar anında aranır. Yani, henüz on beş yaşını doldurmamış kişilerin (on dört yaşını doldurup on beş yaşına basanların) erginliğe karar verilmesi amacıyla mahkemeye başvurmasına engel değildir. On beş yaşın ikmali şartı mahkemenin erginliğe karar vermesi anında aranır.
Küçük, yaşının küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya sarhoşluk ve bunlara benzer sebeplerden biriyle makul surette hareket etmek yeteneğinden mahrum bulunmamalıdır. Yani temyiz kudretini haiz olmalıdır.
Ergin kılınma kararı istemi, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması niteliğindedir. Bu nedenle istemin doğrudan doğruya temyiz kudretine haiz ergin kılınacak küçük tarafından yapılması gerekir. Çünkü kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kanuni temsilci aracılığıyla kullanılması mümkün değildir.
Küçüğün bu rızasını bildirmesi, açıklaması değişik şekillerde olabilir. Bizzat kendisi istemde bulunacağı gibi, kanuni temsilcisi tarafından mahkemeye verilen dilekçesinin altını imzalayarak veya yargıç huzurunda bizzat sözlü olarak rızasını bildirebilir. Sözlü bildirimin mahkeme tutanağına yazılması gerekir.
Mahkemece, ergin kılınma kararı verilebilmesi için ergin kılınacak küçüğün velisinin rızası gerekmektedir. Velayeti kaldırılmış bulunanların rızası aranmayacaktır. Hak yine temyiz kudretine haiz küçük tarafından kullanılmaktadır. Velinin rızasının gerekli olması, velayet haklarının ortadan kalkmasına razı olup olmadığını anlamak ve çocuğun durumu hakkında bilgi elde etmek için gereklidir. Ortada haklı bir neden varsa, veli rıza göstermekten kaçınabilir. Buna karşılık haklı bir neden olmaksızın rıza göstermekte direnirse velayet hakkını kötüye kullanmış sayılır.
Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklarda ana ve babanın velayeti altında kalırlar. (TMK.m. 335)
Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.(TMK.m. 336)
Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK.m. 337)
TMK nun 463 ncü maddesinde küçüğün ergin kılınması için vesayet makamının izni ve denetim makamının onayının alınması öngörüldüğünden, eski metinde (MK.m. 12) yer alan ayrıca vasinin dinlenmesi hususuna da yer verilmediğinden,küçüğün ergin kılınması davasın da vasinin dinlenmesine gerek olmayacaktır.
Asliye Hukuk mahkemesidir.
Ergin kılınması istenen küçüğün ikametgâhı mahkemesi.
Şahsa bağlı haklardan olması nedeniyle ergin kılınmak isteyen küçük veya velisi(ana baba evli ise ana ve babası),küçük vesayet altında ise vasisi veya kanuni mümessili, ana baba boşanmışlar ise küçüğün velayetinin verildiği kişi.
Dava hasımsız açılır.