CMK m. 91 Gözaltına Alma İşlemi Nasıl Yapılır?
Kolluk, resmî sıfatı bulunmayanlar tarafından yakalanıp kendisine teslim edilen veya doğrudan doğruya kendisinin yakaladığı kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi vermek ve onun emri doğrultusunda işlem yapmakla yükümlüdür (CMK m.90/5). Durum kendisine bildirilen Cumhuriyet savcısı, yakalananın serbest bırakılmasına karar verebileceği gibi soruşturmanın tamamlanması için yakalananın gözaltına alınmasına da karar verebilir (CMK m.91/1). Gözaltına almada da orantılılık koşulu aranmıştır.
Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır (CMK m.91/2). O hâlde gözaltı yakalamadan sonra, savcının yazılı emriyle (kararıyla) geçilen hukuki durumu anlatmaktadır.
Gözaltı Kararı Üzerine Yapılacak İşlemler
Yakalanan kişi gözaltına alınacak olduğunda veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir. Bu kontrol gözaltı sona erdiğinde ve şüphelinin yeri değiştirildiğinde de yapılır (YGİY m.9).
Gözaltı biriminde şüpheli nezarethaneye koyulmadan önce usulünce aranır. Kendisine zarar verebilecek kemer, kravat, ip, kesici ve delici alet gibi nesnelerden arındırılır. Üzerinden çıkan eşya ve para muhafaza altına alınır (YGİY m.10). Üst araması yapılan kişi nezarethaneye alınır. Nezarethaneye alınanlar nezarethane defterine kaydedilir (YGİY m.11).
Savcılar gözaltı birimlerini, burada bulunan şüphelilerin durumlarını, ifade odalarını, gözaltı defterlerini ve işlemleri denetler ve sonucu nezarethaneye alınanlara ilişkin deftere kaydeder (CMK m.92).
Gözaltı Süresi ve Hâkim Önüne Çıkarma
Gözaltı süresi, bireysel olarak işlenen suçlarda, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre, on iki saatten fazla olamaz (CMK m.91/1, Ay m.19). O hâlde kişinin yakalanmasıyla başlayan süreç, gözaltı ve yol süresiyle birlikte en fazla otuz altı saate kadar uzayabilir.
Gözaltı süresi, toplu olarak işlenen suçlarda daha uzun olabilir. Toplu suç, aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçtur (CMK 2/1- k). Toplu suçlarda gözaltı, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılabilir. Bunun için Cumhuriyet savcısı tarafından yazılı emir verilmesi gerekir. Kolluk, gözaltı süresini uzatamaz. Gözaltı süresinin uzatılması emri, gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir (CMK m.91/3, Ay m.19). Toplu suçlarda gözaltı süresi çekirdek süre ve uzatmalarla birlikte en fazla dört gün olabilir.
Yasal gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan kişiler, uğradıkları her türlü maddi ve manevi zararı, Devletten isteyebilirler (CMK m.141/1-b). Ayrıca, kişi hakkında birden fazla suç nedeniyle soruşturma başlatılmış olması her bir suç nedeniyle ayrı ayrı gözaltı sürelerinin belirlenmesine olanak tanımaz.
Gözaltına alınan kişi işlemler tamamlandıktan sonra serbest bırakılabilir veya bırakılmazsa gözaltı süresi bitmeden sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafi de hazır bulunur (CMK m.91/6). Cumhuriyet savcısı şüphelinin sadece sorguya çekilmesini talep edebileceği gibi sorgu sonunda tutuklamaya karar verilmesini de sulh ceza hâkiminden isteyebilir.
Belirtelim ki gözaltında şüpheliyle yapılan en önemli işlemlerden bazıları şunlardır: Şüphelinin kimliğini tespit etme, ifadesini alma, yer gösterme işlemi yapma, teşhis etme, parmak izi alma ve muayene etme. Ancak bu işlemlerin her biri için kendine özgü koşullar arandığı unutulmamalıdır.
Kolluk Amirince Gözaltı Kararı Verilmesi
Kanunkoyucu, iç güvenlik yasası olarak bilinen kanunla CMK’nın 91. maddesine ekleme yapmış ve belirli koşullar altında kolluk amirince de gözaltı kararı verilebilmesine imkan tanımıştır. Bu bağlamda suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıda belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir (CMK m.91/4).
Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa gözaltına ilişkin genel düzenlemelere göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hakim önüne çıkarılır. Bu düzenleme kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır. Suçüstü halinde şüphelisi hakkında kolluk amiri tarafından gözaltı kararı verilebilecek suçlar şunlardır.
- Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.
- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),
- Kasten yaralama (madde 86, 87),
- Cinsel saldırı (madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- Hırsızlık (madde 141, 142),
- Yağma (madde 148, 149),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195),
- Fuhuş (madde 227),
- Kötü muamele (madde 232),
- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.
- 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.
- 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.
- 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen suçlar.
Tekrar Yakalama Yasağı
Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında, yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı bulunmadıkça tekrar aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz (CMK m.91/5). Tekrar yakalama yasağının doğduğu hâllerde yapılan yakalama aynı zamanda müzekkereli yakalama örneğini oluşturmaktadır.
Yakalama İşleminin ve Gözaltına İlişkin Kararların Denetlenmesi
Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafi veya yasal temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi, incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmi dört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına almanın veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir; yani işlem hukuka uygun bulunur. Aksi takdirde, yani işlem hukuka uygun bulunmazsa yakalananın soruşturma evrakıyla birlikte derhâl Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir (CMK m.91/4). Savcılık ilgilinin serbest bırakılmasına karar verir ve kişiyi serbest bıraktırır. Serbest bırakılma talebini inceleyen sulh ceza hâkiminin kararı hâkimlik kararıdır ve bu karara karşı ilgili taraf itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK m.267/1).
Çocukların Yakalanması ve Gözaltına Alınması
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nde çocuklar açısından yakalama ve ifade alma yetkisinin sınırları belirtilmiştir. Buna göre, fiili işlediği sırada on iki (sağır-dil- sizlerde on beş) yaşını doldurmamış olanlar suç nedeniyle yakalanamaz ve hiçbir şekilde suç tespitinde kullanılamazlar. Ancak bu yaşlar arasındaki çocuklar kimlik ve suç tespiti amacıyla yakalanabilir. Belirtelim ki bu çocukların, kendilerine suç isnat edilerek CMK m.147’deki yönteme göre ifadelerinin alınması mümkün değildir. Ancak diğer faillerin yakalanması ve kendilerine tedbir uygulanacaksa bunun sağlanması amacıyla çocuklardan bilgi alınabilir. Kimlik ve suç tespitinden hemen sonra, bu çocuklar serbest bırakılırlar. Tespit edilen kimlik ve suç, mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından tedbir kararı alınmasına esas olmak üzere derhâl Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir (YGİY m.19/a).
On iki yaşını doldurmuş ancak on sekiz yaşını doldurmamış çocukların ceza sorumluluğu bulunduğundan, yakalanmaları mümkündür.
Yakalanan çocuklar, yakınları ile müdafie haber verilerek derhâl Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir; bunlarla ilgili soruşturma Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır (ÇKK m.15/1). Çocuklarla ilgili soruşturmada şu kurallara uyulur:
- Gözaltına alınan çocuklar kolluğun çocuk biriminde tutulur (ÇKK m.16).
- Çocuğun gözaltına alındığı ana-baba veya vasisine bildirilir.
- Kendi talebi olmasa bile, çocuk müdafiden yararlandırılır (CMK m.150/2). Müdafii, ana-baba veya vasi de seçebilir (CMK m.149/1).
- Şüpheli çocuğun ifadesi, müdafi hazır bulundurularak alınır.
- Çocuğun yararına aykırı olduğu saptanmayan veya yasal bir engel bulunmayan durumlarda, ana-baba veya vasi ifade alınırken hazır bulunabilir.
- Çocuk, yetişkinlerden ayrı yerde tutulur (ÇKK m.16).
- 7.2005 gün ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası m.17’ye göre, çocukların büyüklerle birlikte suç işlemesi hâlinde soruşturma evresinde çocuklarla ilgili evrak ayrılır, soruşturma ayrı yürütülür.
- Çocukların kimlikleri ve eylemleri mutlaka gizli tutulur.
- İşlenen suç, şikâyete bağlı olsa da suçun mağduru çocuk ve suçüstü hâli söz konusu ise şüphelinin yakalanması ve soruşturma yapılması için şikâyet beklenmez.
- Çocuklarla ilgili işlemler mümkün olduğu ölçüde sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirilir.
- Çocuklara zincir, kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının yaşamı veya beden bütünlüğü açısından doğabilecek tehlikelerin önlenmesi için kolluk tarafından gerekli önlem alınır (YGİY m.19).
Çocuklarla ilgili tüm işlemler, emniyet teşkilatının çocuk birimleri tarafından yerine getirilir. Diğer birimlerde koruma altına alma dışında, çocuk hakkında herhangi bir işlem yapılmaması esastır. Bu birimlere gelen/getirilen çocuklar, en kısa sürede çocuk birimine teslim edilir. Adli ve idari tüm işlemler bu birim tarafından yürütülür. Çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi hâlinde diğer birimlerle bağlantı kurulur (Emniyet Genel Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü/Büro Amirliği Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği m.19).
Bazı Özel Yakalama ve Gözaltı Hâlleri
Yakalama Emri Üzerine Yakalama
Yakalama, yukarıda belirtildiği üzere, genellikle fiili bir durumdur. Bir karara veya emre dayanmaz. Ancak Yasa’da müzekkereli yakalama hâli de düzenlenmiştir. Bu hâlde kolluk yakalama emrinin bir gereği olarak yakalama yapar.
Kural olarak, soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz hâlinde itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir (CMK m.98/1).
Kovuşturma evresinde ise mahkeme, sanığın hazır bulunmasına ve zorla veya yakalama emriyle getirilmesine her zaman karar verebilir (CMK m.199). Kolluk, zorla getirme kararının veya yakalama emrinin bir gereği olarak yakalama işlemi yapar. Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında mahkeme (veya hâkim) re’sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine yakalama emri düzenler (CMK m.98/3). Belirtelim ki ancak CMK m.247’ye göre kovuşturma evresinde mahkeme tarafından kaçaklık tespit edildiğinde kaçaklık statüsü doğar.
Belirtelim ki hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkartılır. Yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır (CMK m.94).
Cumhuriyet savcılarına ve kolluk görevlilerine de istisna olarak yakalama emri düzenleme yetkisi verilmiştir. Yakalandıktan sonra kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında savcı ve kolluk yakalama emri düzenleyebilir (CMK m.98/2). Bu hâlde önceden kolluk veya resmî sıfatı bulunmayanlar tarafından CMK m.90’a göre yakalamaya başvurulmuş olmalıdır.
Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâli, bilindiğinde kimliği ve yüklenen suç ile yakalandığında nereye gönderileceği gösterilir (CMK m.98/4).
Yakalama emrine konu işlem yerine getirildiğinde, yakalama emri çıkarılmasının amacı ortadan kalktığından, mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından (kolluktan) yakalama emrini derhâl iade etmesi istenir (CMK m.90/6).
Yakalama emri üzerine başvurulacak başka bir yakalama ise Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa’da gösterilmektedir. Buna göre, hükümlü, hapis cezası veya güvenlik tedbirinin infazı için çağrı kâğıdı gönderildiği hâlde on gün içinde gelmez, kaçar ya da kaçacağı şüphesini uyandırırsa Cumhuriyet savcısı yakalama emri çıkarır. Kasten işlenen suçlarda üç yıl, taksirle işlenen suçlarda ise beş yıldan fazla hapis cezasının infazı için ise doğrudan yakalama emri çıkarılır (CGİK m.19/2). Bu yakalama emrinde de hükümlünün eşkâli, kimliği ve infaz için yakalama emrinin çıkartıldığı ve yakalandığında hükümlünün nereye gönderilmesi gerektiği bildirilmelidir (CMK m.98/4).
Adli para cezasından çevrilen hapsin infazında, hapsin süresi ne olursa olsun doğrudan yakalama emri çıkarılamaz; hükümlüye öncelikle çağrı kâğıdı gönderilmelidir (CGİK m.19/3).
Olay Yerinde Alınan Tedbirlere Uyulmaması Nedeniyle Özgürlüğün Kısıtlanması
Olay yerinde göreviyle ilgili işlemlere başlayan adli kolluk görevlisi, bunların yapılmasına engel olan veya yetkisi içinde aldığı tedbirlere aykırı davranan kişileri, işlemler sonuçlanıncaya kadar ve gerektiğinde zor kullanarak bundan men eder (CMK m.168). Kolluk bu hükme dayanarak kişiyi yakalayıp işlemler tamamlanıncaya kadar gözaltında tutabilir (PVSK m.13,17/B).
Yakalama ve İhzar (Zorla Getirme) Kararlarının Yerine Getirilmesi: Durdurma
Polisin, kişileri ve araçları durdurarak kimliklerini sorma yetkisi vardır (PVSK m.4/A). Bu yetki sayesinde adli soruşturma kapsamında verilmiş ve merkezî bir sisteme kaydedilmiş olan yakalama ve zorla getirme kararları ülke çapında kolayca yerine getirilebilir. Belirtelim ki polis kimlik sorduktan sonra veya doğrudan bilgi sormak için de kişileri durdurabilir. Bu husus da kimlik sorma için durdurma hükümlerine tabidir.
Polisin hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek amacıyla durdurma yetkisi yanında şu amaçlarla da durdurma yapma yetkisi vardır: Polis, kişi ve araçları 1)bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, 2)kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek, 3)suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek. Görüldüğü amaca göre durdurma önleyici veya adli nitelik gösterebilmektedir.
Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz (PVSK m.4/A-. Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir. Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilme
si için zorunlu olan süreden fazla olamaz. Durdurma sebebinin ortadan kalkması hâlinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir. Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı hâlinde kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.
Polis, kimlik sormadan önce durdurduğu kişiye kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi göstermek zorundadır. Polis durdurduğu kişiye kimliğini ispatlaması hususunda gerekli kolaylığı gösterir. Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhâl Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır. Belirtelim ki kimliğin ispat edilememesi karşılığında idari yaptırım öngörülmüş kabahat niteliğinde bir haksızlıktır (Kabahatler K. m.40). Kimliğinin tespiti amacıyla tutulan kişiye, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması hâlinde bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilir. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma hâline derhâl son verilir. Nüfusa kayıtlı olmadığı için kimliği tespit edilemeyen kişilerin nüfusa kayıtlarının temini için gerekli işlemler yapıldıktan sonra, PVSK m.5’e göre fotoğraf ve parmak izi tespit edilerek kayda alınır. Kimliği tespit edilemeyen kişinin yabancı olduğunun anlaşılması hâlinde, 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.
PVSK ve diğer kanunların verdiği görevlerin yerine getirilmesi sırasında, polis tarafından gerekli işlemler için durdurulan kişiler ve araçlarla ilgili hükümler saklıdır.