CMK m. 90 Yakalama İşlemi Nasıl Yapılır?

Yakalama idari (önleyici) veya adli nitelikte olabilir. İdari (önleme) yakalaması, polisin kişilerin huzurunu, güvenliğini, canını ve malını korumak amacıyla yaptığı yakalamadır. Örneğin polisin sarhoşları, akıl hastalarını yakalaması gibi. İdari yakalama hâlinde gözal­tına alma söz konusu olmayıp muhafaza altına alma söz konusudur (YGİY m.4). Polisin önleme yakalama yetkisi PVSK m.13’te düzenlenmiştir.

Adli yakalama, suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına alınma işleminden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasını ifade eder (YGİY m.4). Yakalamada kişi fiilen denetim altında tutulur. Yakalama, yakalananın en yakın karakola gelmesi talebiyle icra edilir. Bu nedenle yakalama, Yasa’da belirtilen hâllerde şüphelinin özgürlüğünün kısıtlandığı andan kolluk tarafından durumun bildirilmesi üzerine Cumhuriyet savcılığınca gözaltına alma veya serbest bırakma kararı verilmesine kadar devam eder (CMK m.91/2).

Adli yakalama işlemi fiili durumdan kaynaklanabileceği gibi yazılı bir karara da da­yanabilir. Birinci hâlde fiili yakalamadan, ikinci hâlde ise müzekkereli yakalamadan söz edilir.

Fiili Yakalamanın Koşulları

Fiili yakalamanın koşulları, yakalamayı yapacak kişilerin sıfatına göre değişir. Bu koşullar dışında yakalama hukuka aykırı olur ve yakalananların, uğradıkları her türlü maddi ve manevi zararı Devletten isteme hakları doğar (CMK m.141/1; Ay m.19; AİHS m.6/1).

Resmî Sıfatı Bulunmayan Kişilere Özgü Koşullar

Resmî sıfatı bulunmayan kişilerin şu hâllerde suç faillerinin özgürlüğünü kısıtlama yani yakalama yetkisi kabul edilmiştir (CMK m.90/1): 1)Kişiye suçu işlerken (suçüstünde) rast­lama (gerçek suçüstü hâli), 2)suçüstü bir fiilden dolayı izlenen bir kişinin kaçma olasılığı­nın bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması (CMK m.90/1).

Suçu işlerken rastlanma hâli, failin suç tamamlanır tamamlanmaz, suçun akabinde olay yerinden ayrılmadığı örneğin mağduru bıçakladıktan sonra elinde bıçakla mağdurun başında bulunduğu hâli de kapsar. Diğer bir söyleyişle kuruma uygulanabilirlik kazandı­rabilmek için bu hâli de kişiye suçu işlerken (suçüstünde) rastlama olarak değerlendirmek mümkündür.

Suçüstünde rastlanma hâli, yakalama yetkisinin kullanılabilmesi için yeterlidir. Yasa koyucu bu hâlde yakalama hakkının doğabilmesi için şüphelinin kaçma olasılığının bu­lunması veya hemen kimliğinin belirlenme olanağının bulunmaması gibi ek bir koşul öngörmemiştir. Kanımızca suçüstü bir fiilden dolayı izlenme hâlinde şüphelinin gitme iradesini ortaya koymuş olmasına rağmen bu ek koşulların aranıp gerçek suçüstü hâlinde yani henüz kişinin gitme veya kaçma iradesini hiçbir şekilde dış dünyaya yansıtmadığı hâlde aranmaması çelişki teşkil edecektir.

Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen bir kişinin yakalanabilmesi o kişinin kaçma olasılı­ğının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması koşuluna bağ­lanmıştır (CMK m.90/1).

Faili yakalanan suçun takibi şikâyete bağlı ise suçtan zarar görenin şikâyetçi olduğunu belirtmesi gerekir. Şikâyet şartı gerçekleşmeden yakalamaya başvurulabilmesi için suçun suçüstü hâlinde çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malullük veya güçsüzlükleri nede­niyle kendilerini yönetemeyenlere karşı işlenmekte olması gerekir (CMK m.90/3). Çocuk teriminden, henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi anlaşılır (TCK m.6/1). Belirtelim ki yurttaşların çoğunun bir suçun şikâyete bağlı olup olmadığını bilmesi mümkün değil­dir. Bu nedenle yukarıda sayılanlar dışında bir kişiye karşı işlenen suçlarda da bireylerin suçtan zarar görene şikâyet edip etmeyeceğini sorması beklenemez. Kanaatimizce, resmî görevliler dışındaki kişiler tarafından yakalananın adli makamlara teslim edilmesi süre­cinde, yakalamanın devam edebilmesi için ilgilinin şikâyet etmesi koşulu aranmamalıdır.

Resmî Sıfatı Bulunanlara Özgü Koşullar

Kolluk görevlilerine herkese tanınan yetki dışında ek bir yakalama yetkisi tanınmıştır. Kolluk görevlileri şu koşullarla da yakalamaya başvurabilirler: 1)Tutuklama kararı (CMK m.100) veya yakalama emri (CMK m.98) verilmesini gerektiren bir hâl bulunması, 2)gecik- mesinde sakınca olması ve 3)Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhâl başvurma olana­ğının bulunmaması. Bu üç şart bir arada bulunduğunda kolluk doğrudan doğruya yakalama yapabilir. Belirtelim ki bu hâllerde suçüstü durumu bulunması aranmaz (CMK m.90/2).

  • Kolluk, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesi koşullarının gerçekle­şip gerçekleşmediğini takdir etmelidir. Kolluk, dosyadaki durumu değerlendirdiğinde, o kişinin tutuklanabileceği veya hakkında yakalama emri düzenlenebileceği sonucuna ula­şıyorsa bu koşul gerçekleşmiş demektir. Burada, kolluğa geniş bir takdir yetkisi ve değer­lendirme yapma olanağı tanınmıştır.
  • Gecikmesinde sakınca bulunan hâl, “derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması hâlini” ifade eder (GYİY m.4). Burada, görevli kişi, gecikmede tehlike bulunup bulunmadığını takdir etmek durumundadır. Ancak söz konusu olan belir­lenmesi güç objektif bir tehlike değil memurun somut olayın durumuna göre kendi takdiriy­le yakalamanın sonucunun tehlikeye girdiğini olası kabul edip edemeyeceğidir.
  • Kolluk memurları açısından, Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhâl başvur­ma olanağı bulunmaması koşulu getirilmiştir. Yani kolluk memurları Cumhuriyet savcı­sına ve amirlerine başvurma olanağına sahip iseler yakalama yoluna gitmeyip durumu savcıya veya amirlerine haber vermekle yetineceklerdir.

Faili yakalanan suçun takibi şikâyete bağlı ise resmî sıfatı bulunanların da şikâyet şartı gerçekleşmeden yakalama yapılabilmesi için suçun suçüstü hâlinde çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malullük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini yönetemeyenlere karşı işlenmekte olması gerekir (CMK m.90/3).

Yakalamanın Hükümleri ve Sona Ermesi

Yakalamanın Yerine Getirilmesi ve Hakların Hatırlatılması

Yakalama, kişinin denetim ve gözetim altına alınmasıdır. Yakalamanın belli bir şekli yok­tur. Kişinin hareket özgürlüğünün kaldırılması yeterlidir. Ayrıca yakalamaya başvurula­cağının kişiye önceden tebliği gerekmez. Ancak yakalanan kişi ne gibi bir önlemle karşı karşıyakaldığınıda bilmelidir. Yakalama, yakalananın en yakın karakola gelmesi talebiyle icra edilir. Bu yeterli olmazsa yakalayan durumun haklı kılacağı oranda zor kullanmaya yetkilidir (PVSK ekm.6).

Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleye­cek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye derhâl yasal haklarını bildirir (CMK m.90/4).

Yakalama sadece kaçanı engelleme yetkisi veren bir koruma tedbiridir. Bu amaçla ancak yakalananın direnmesi durumunda her türlü tedbir alınabilir ve zor kullanılabilir (PVSK m.13/3;CMKm.90/4). Zor kullanma, somut olayda zorunlu ve olayın ağırlığıyla orantılı olmalıdır (PVSK ek m.6/2). Yakalanan kişiye karşı, her türlü araca başvurulamaz. Zincire vurmak ve bağlamak gibi önlemler sadece çok özel durumlarda haklı görülebilir. Alınan tedbirlerin durumla orantılı olması önemlidir.

Yakalamayı gerçekleştirirken PVSK m.16 kapsamında polisin belli koşullar altında si­lah kullanmasına cevaz verilmiştir. Bu bağlamda polis;

  1. Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında,
  2. Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısın­da, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,
  3. Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde,
  4. Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurt­lara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.

Gözaltı Yönetmeliği’ne göre, yakalanan kişinin kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önlemek amacıyla kaba üst araması yapılarak, silah ve bunun gibi unsur­lardan arındırılması sağlanır. Yakalama sırasında suçun iz, emare, eser ve delillerinin yok edilmesini veya bozulmasını önleyecek tedbirler alınır (YGİY m.6/2,3). Delil elde etmek için ayrıntılı bir arama yapılamaz. Ancak üstten yapılan kaba aramada silah şüphesi duyu­lursa yakalananın kıyafetlerinin içine bakılabilir.

Yakalanan kişilere kelepçe takılması, kaçacaklarına ya da kendilerinin veya başkaları­nın yaşamı ve beden bütünlükleri açısından tehlike arz ettiklerine ilişkin belirtilerin varlı­ğına bağlıdır (CMK m.93). Nakil esnasında da yakalanana kelepçe takılabilir.

Belirtelim ki resmî sıfatı bulunmayan kişiler de, resmi makamlar ölçüsünde tedbir al­maya ve zor kullanmaya yetkilidirler.

Öte yandan, yasada tutuklama için öngörülen orantılılık ilkesi, yakalamada da söz ko­nusu olmalıdır. Yani olayın önemi ve beklenen cezanın ağırlığıyla orantılı görünmüyorsa yakalamaya başvurulmamalıdır. Bunu takdir özellikle bireyler için zordur. Ancak yaka­lamada orantılılığa dikkat etme yükümlülüğü sadece resmî sıfatı bulunmayan kişiler için değil, resmî sıfatı bulunan kişiler için de söz konusudur. Daha hafif bir önlemle amaca ulaşılabilecek durumlarda, yakalamaya başvurulmamalıdır. Örneğin, kimlik belgesine ya da oto anahtarına elkonulmasının yeterli olması gibi.

Gözaltı Yönetmeliği m.6/4’e göre, yakalanan kişiye, suç ayrımı gözetilmeksizin yaka­lama nedeni ve hakkındaki iddialar ile susma ve müdafiden yararlanma, yakalanmaya itiraz etme hakları ile diğer yasal hakları ve itiraz hakkını nasıl kullanacağı, herhâlde ya­zılı, bunun hemen mümkün olmaması hâlinde sözlü olarak derhâl bildirilir (Ay m.19/4). Kuşkusuz, yakalayan yurttaş ise kolluk gibi davranması beklenemez.

Belirtelim ki yakalama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar, kendilerine yazılı veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözlü bildirilmeyen kişilerin, uğradıkları her türlü maddi ve manevi zararı Devletten isteme hakları vardır (CMK m.141/1-g).

Kolluk, vatandaş tarafından yakalanıp kendisine teslim edilen veya doğrudan doğru­ya kendisi tarafından yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işlem yapar (CMK m.90/5). Kolluğun savcılığa bilgi vermemesi görevi kötüye kullanma/ihmal suçunu oluşturur (TCK m.257/2).

Yakalamanın İlgililere Bildirilmesi

Şüpheli yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuri­yet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir. Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise yazılı olarak karşı çıkmaması hâlinde durumu, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir (CMK m.95). Belirtelim ki yakalanma­ları yakınlarına bildirilmeyen kişilerin uğradıkları tüm maddi ve manevi zararları Devletten isteme hakları vardır (CMK m.141/1-h). Takibi şikâyet bağlı suçlarda, suçüstü hâlinde ço­cuklara, beden veya akıl hastalığı, malullük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini yönete­meyenlere karşı işlendiği için şikâyet beklenmeden yakalamaya başvurulan hâllerde (CMK m.90/3), şikâyete yetkili olanlara veya hiç olmazsa birine yakalama bildirilir (CMK m.96).

Şüpheli yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.

Yakalamanın Zamanı ve Yeri

Yakalamanın sadece gündüz yapılabileceğine ilişkin bir kural Yasa’da yer almamaktadır. Bu nedenle yakalama gece vakti de yapılabilir. Ancak yakalanacak kişi ev, dükkân gibi ka­palı bir yerde bulunuyor ve kendi iradesiyle dışarı çıkmıyorsa buralara yakalama amacıyla girilmesi bir aramadır. Bu gibi durumlarda, aramanın koşullarının gerçekleşmiş olması gerekir. Bu koşulların başında hâkim kararının bulunması gelir (CMK m.116).

Yakalama İşleminin Tutanağa Bağlanması

Yakalama işlemi bir tutanağa bağlanır. Bu tutanağa yakalananın, hangi suç nedeniyle hangi koşullarda, nerede ve ne zaman yakalandığı, yakalamayı kimlerin yaptığı, haklarının tam olarak anlatıldığı açıkça yazılır, bu tutanağın bir örneği yakalanan kişiye verilir (CMK m.97).

Leave a comment

error: Content is protected !!