CMK m. 135 İletişimin Tespiti İşlemleri Nasıl Yapılır?
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, CMK’nın 135 vd. maddelerinde düzenleme altına alınmış bir koruma tedbiridir. Söz konusu tedbire gerek işlenmiş olan ve gerekse de işlenmekte olan suçlarla ilgili olarak başvurulabilecektir. Tedbir kapsamında beş alt tedbirin uygulanması öngörülmüştür. Bunlardan ilk üçü; iletişimin dinlenmesi, iletişimin kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirleridir. Bunlar dışında iletişimin tespiti ve mobil telefonun yerinin tespiti tedbirlerine de ayrıca kanunda yer verilmiştir. Peki, burada isimlerini verdiğimiz bu alt tedbirler neyi ifade etmektedirler? Söz konusu kavramların içeriği ve birbirinden farkı nedir? Bu tür hususlara açıklık getirilmek amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından 14.02.2007 Resmi Gazete yayım tarihli olarak çıkartılan ve daha sonra 09.03.2017 tarihinde Danıştay 10. Dairesi tarafından iptal edilen “Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” (Gizli Tedbirler Uygulama Yönetmeliği) m.4’te, bahsi geçen terimlere ilişkin tanımlamalara yer verilmiştir. Bu yönetmelik her ne kadar iptal edilmiş olsa da, söz konusu terimlerin içeriğini belirlemek bakımından oldukça yol gösterici hükümler içermektedir.
Bu bağlamda yönetmeliğin 4. maddesinin ilgili bentlerinde yapılan tanımlar şu şekildedir;
“e) İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması: Telekomünikasyon yoluyla gerçekleştiril- mekte olan konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile diğer her türlü iletişimin uygun teknik araçlarla dinlenmesi ve kayda alınmasına yönelik işlemleri,” içermektedir. Belirtmek gerekir ki iletişimin dinlenmesi, kayda alma olmaksızın ceza muhakemesinde tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Dinleme sonucu elde edilen bilgilerin delil değeri taşıyabilmesi için kayda alınması da zorunludur. Gerek iletişimin dinlenmesi gerekse de kayda alınması internet görüşmeleri gibi, diğer telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim türleri bakımından da geçerlidir.
ı) Sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi: İletişimin içeriğine müdahale niteliğinde olmayıp yetkili makamdan alınan karar kapsamında sinyal bilgilerinin iletişim sistemleri üzerinde bıraktığı izlerin tespit edilerek, bunlardan anlamlandırılan sonuçlar çıkarmak üzere gerçekleştirilen değerlendirme işlemlerini,” ifade etmektedir.
Bu iki tedbirden ayrı olarak CMK m.135/6’da iletişimin tespitine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Bu bağlamda yönetmeliğe göre, “f) İletişimin tespiti: İletişimin içeriğine müdahale etmeden, iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri,” ifade eder. Dolayısıyla iletişimin tespitinde tabiri caizse sadece şüpheli veya sanığın ayrıntılı fatura bilgileri elde edilmektedir. Kiminle, ne zaman, nerede, ne kadar süre iletişimde bulunduğuna, kimler tarafından kendisiyle iletişime geçildiğine dair bilgilerin elde edilmesi hep iletişimin tespiti kapsamında gerçekleştirilmektedir. Bunun dışında iletişimin içeriğinin ne olduğunun, örneğin telefonda neler konuşulduğunun, belirlenmesi ise iletişimin tespiti kapsamında yapılabilecek işlemler değildir. Ayrıca bunların da elde edilmesi gerekiyorsa, buna ilişkin dinleme ve kayda alma izninin de alınması gerekir. İletişimin tespiti sadece telefon görüşmelerine ilişkin olarak değil; diğer telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim şekilleri bakımından da söz konusu olabilir. Bu bağlamda örneğin internet yoluyla gerçekleştirilen haberleşmelere ilişkin olarak, hangi mail adresinden hangi mail adresine, ne zaman, kaç kilobaytlık bir e-mail gönderildiğinin belirlenmesi de iletişimin tespiti kapsamındadır.
Kullanılan mobil telefonun yerinin tespit edilmesi de ayrıca CMK m.135/5’te düzenlenmiştir. Yer tespiti kararı, şüpheli veya sanığın yakalanması amacıyla verilir. Diğer tedbirlerde olduğu gibi amaç delil elde etmek değildir. Hakkında yeteri kadar delil olan şüpheli veya sanığın yakalanması için yerinin belirlenmesi amacıyla bu tedbire başvurulması öngörülmüştür. Bir görüşe göre bu tedbir ayrı bir iletişimin denetlenmesi şekli değil; özel bir iletişimin tespiti türüdür. Uygulamada da söz konusu tedbir bu şekilde kabul edilmekte ve tıpkı iletişimin tespiti gibi, katalog suç sınırlaması olmaksızın tüm suçlarla ilgili olarak mobil telefonun yerinin tespitinin yapılabileceği kabul edilmektedir (Bkz. 13. CD. 31.10.2012, 2011/19838, 2012/22352).
Ayrıca belirtmek gerekir ki; iletişimin denetiminin yapılabilmesi için iletişim aracının şüpheli veya sanık adına kayıtlı olması zorunlu değildir; onun kullanımında olması yeterlidir. Bununla birlikte şüpheli veya sanığın yakalanması amacıyla yapılacak olan mobil telefonun yerinin tespiti tedbiri bakımından, iletişim aracının şüpheli veya sanığın kullanımında bulunması da zorunlu değildir. Şüpheli veya sanığın yakalanması amacıyla üçüncü kişilere ait mobil telefonun yerinin tespiti de mümkündür. Nitekim 25.5.2005 tarihli ve 5353 s. kanunla CMK m.135’de yapılan ilgili değişikliğin gerekçesinde, değişikliğin şüpheli veya sanığın yakalanması amacıyla üçüncü kişilere ait telefonların yerinin tespitine imkan sağlamak için yapıldığı ifade edilmiştir.
İletişimin denetlenmesi tedbiri kapsamında, yukarıda saydığımız ilk üç alt tedbire (dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine) başvurulabilmesi için, “suç işlendiğine dair somut delillere dayalı kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması” ve “başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması” şeklindeki iki koşulun bir arada gerçekleşmiş olması gerekir. Ancak bu iki koşulun bulunması tedbirin uygulanması için yeterli değildir. Bu iki koşul dışında üçüncü bir koşul olarak, ayrıca kanunda belirtilen “katalog suçlardan birine ilişkin bir muhakeme yürütülüyor olması” gerekir. Bu bağlamda “dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler, ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir;
- Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti (madde 91), 2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83), 3. İşkence (madde 94, 95), 4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102), 5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103), 6. Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde 148, 149) ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158), 7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 8. Parada sahtecilik (madde 197), 9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç), 10. Fuhuş (madde 227), 11. İhaleye fesat karıştırma (madde 235), 12. Tefecilik (madde 241), 13. Rüşvet (madde 252), 14. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282), 15. Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (madde 302), 16. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316), 17. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.
- Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
- Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
- Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
Son olarak belirtmek isteriz ki; Yargıtay iletişimin denetlenmesi tedbiri dolayısıyla elde edilen delillerin tek başına ispata yetmeyeceği yönünde kararlar vermektedir. Bu bağlamda söz konusu delilleri belirti delili niteliğinde görmektedir. Dolayısıyla uygulamaya göre, şüpheli telefonda suçu işlediğini açıkça ifade etse bile bunu destekler nitelikte başkaca delil elde edilemezse, söz konusu kanıtların vicdani kanaatin oluşumu bakımından yeterli olmayacağı kabul edilmektedir (9. CD. 19.07.2011, 6292/12593; 10. CD. 2.11.2007, 11806/12471).
Tedbire Karar Vermeye Yetkili Merciler
İletişimin dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi bakımından soruşturma sırasında sulh ceza hakimi kovuşturma sırasında ise mahkeme kararıyla bu tedbirlere karar verilebilir. Bununla birlikte gecikmesinde sakınca olan hallerde C. Savcısı da tedbirin uygulanmasına karar verebilir (CMK m.135/1). Cumhuriyet savcısı kararını derhal hakimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır. Tedbirin uygulanmasına ilişkin talepte bulunulurken hakkında bu madde uyarınca tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor eklenir (CMK m.135/2).
İletişimin tespitine karar verecek merciler de yukarıdaki tedbirlere karar vereceklerle benzer şekilde düzenlenmiştir. Bu bağlamda, şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hakim, veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde C. Savcısı, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir. Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hakimin onayına sunar ve hakim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde kayıtlar derhal imha edilir (CMK m.135/6).
“Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, mobil telefonun yeri, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir (CMK m.135/5).” denilmek suretiyle de mobil telefonun yerinin tespiti bakımından kural olarak soruşturma sırasında sulh ceza hakimi yetkili kılınmıştır. Düzenlemede her ne kadar sadece hakimden bahsedilmiş olsa da, tedbir sanık hakkında da uygulanabileceğinden, mahkemenin de bu kararı verebileceği anlaşılmaktadır.
Tedbirin Uygulanma Usulü ve Süresi
Telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesine ilişkin “verilecek karar gereğince Cumhuriyet savcısı veya görevlendireceği adli kolluk görevlisi, telekomünikasyon hizmeti veren kurum ve kuruluşların yetkililerinden iletişimin tespiti, dinlenmesi veya kayda alınması işlemlerinin yapılmasını ve bu amaçla cihazların yerleştirilmesini yazılı olarak istediğinde, bu istem derhal yerine getirilir; yerine getirilmemesi halinde zor kullanılabilir. İşlemin başladığı ve bitirildiği tarih ve saat ile işlemi yapanın kimliği bir tutanakla saptanır (CMK m.137/1). Verilen karar gereğince tutulan kayıtlar, Cumhuriyet Savcılığınca görevlendirilen kişiler tarafından çözülerek metin haline getirilir. Yabancı dildeki kayıtlar, tercüman aracılığı ile Türkçe’ye çevrilir CMK m.137/2).”
Gerek adli gerekse de önleme amaçlı olarak yapılacak dinlemeler, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bünyesinde tek bir merkezden yürütülür (PVSK ek m.7/10).
“Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması halinde, alınan kayıtlar derhal yok edilir (CMK m.135/3).”
Dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin “kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, mahkeme yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir. (CMK m.135/4).”
Mobil telefonun yerini tespite ilişkin kararda ise, “mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. (CMK m.135/5).”
Telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi tedbirine ilişkin alınan karar yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur (CMK m.135/6). “Şüpheli veya sanığa yüklenen suç dolayısıyla müdafiin bürosu, konutu ve yerleşim yerindeki telekomünikasyon araçları hakkında,” telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesine ilişkin tedbirler uygulanamaz (CMK m.136).
İletişimin denetlenmesine ilişkin verilen karar gereğince tutulan kayıtlar, Cumhuriyet Savcılığınca görevlendirilen kişiler tarafından çözülerek metin haline getirilir. Yabancı dildeki kayıtlar, tercüman aracılığı ile Türkçe’ye çevrilir (CMK m.137/2).
İletişim İçeriklerinin Yok Edilmesi
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi kararının uygulanması sırasında şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirse veya Cumhuriyet savcılığınca verilen tedbir kararını hâkim (ağır ceza mahkemesi) onaylamazsa, tedbirin uygulanmasına Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl son verilir. Yapılan tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar Cumhuriyet savcısının denetimi altında en geç on gün içinde yok edilerek, durum bir tutanakla tespit edilir (CMK m.137/3). Kanaatimizce, bu belgelerin yok edilmesi kovuşturmama kararının kesinleşmesinden sonra gerçekleştirilmelidir.
İletişimin Denetlenmesi Sırasında Tesadüfen Elde Edilen Deliller
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi bulunmayan ancak telekomünikasyonun denetlenmesi tedbirine konu olan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse bu delil koruma altına alınır. Durum derhâl Cumhuriyet savcılığına bildirilir (CMK m.138/2). Bu hüküm, kolluğa, Cumhuriyet savcısının emri veya sulh ceza hâkiminin kararı olmadan doğrudan elkoyma yetkisi veren bir hükümdür.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, soruşturma konusu suçtan başka bir suça ilişkin delil elde edilirse ne şekilde hareket edilme
Muhataba Bildirme
Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilmesi hâlinde soruşturma evresinin bitiminden itibaren en geç on beş gün içinde, Cumhuriyet başsavcılığı, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında ilgili kişiye yazılı olarak bilgi verir (CMK m.137/4). Belirtelim ki soruşturma evresi kovuşturmama kararının kesinleşme süresinin bitiminde sona ermektedir.
İletişimin Önleme Amaçlı Denetlenmesi
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun ek 7. maddesinde, polisin önleme amaçlı istihbarat faaliyetleri diğer bir ifade ile önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi tedbiri düzenlenmiştir. Polis, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğe ilişkin önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, güvenliği ve düzeni sağlamak üzere; ülke düzeyinde haber alma faaliyetlerinde bulunur, topladığı bilgileri değerlendirir, yetkili mercilere veya kullanma alanına ulaştırır; Devletin diğer haber alma kuruluşlarıyla iş birliği yapar.
Söz konusu görevlerin yerine getirilmesine yönelik olarak, şu suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla iletişimin denetlenmesi tedbirine başvurulması mümkündür: Türk Ceza Yasası’nda yer alan, 1) örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan mal varlığı değerini aklama suçu, 2) haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar, 3) TCK m.305, 318-319, 323-325, 332 ve casusluk suçları dışında, devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, millî savunmaya ve devlet sırlarına karşı suçlar (PVSK ek m.7/2, TMK Geç. m.14).
Belirtelim ki Jandarma Teşkilatı, Görev ve Yetkileri Yasası ek m.5’le, önleme amaçlı iletişimin denetlenmesi yetkisi, kendi sorumluluk alanıyla sınırlı olarak, Jandarmaya da (JTGYK ek m.5) verilmiştir. Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Yasası m.ö’ya eklenen fıkralara göre, MİT teşkilatı da aynı yetkilere sahiptir (DİHMİTK m.6).
Önleme amaçlı iletişimi dinleme yetkisi ilgili kanunlarındaki düzenlemelerle Polis, Jandarma ve Millî İstihbarat Teşkilatına verilmiştir.