Ceza Mahkemesinde Tanık ve Bilirkişinin Dinlenmesi ve Soru Sorulması
Tanıklar dinlenmek üzere tek tek duruşma salonuna alınır. Dinlenen tanık duruşma salonunda kalır. Tanıklar, dinlendikten sonra ancak mahkeme başkanı veya hâkimin izniyle duruşma salonundan ayrılabilir (CMK m.208). Bunun sebebi tanıkların kendi aralarında yüzleştirilmelerine ihtiyaç duyulması ihtimalidir. Mahkeme başkanı (veya hâkim) tarafından tanığın önce usulüne uygun olarak yemini yaptırılır sonra tanıktan olaya ilişkin olarak bildiklerini anlatması istenir. Buna tanığın dinlenmesi denir ve mümkün olduğunca tanığın sözü kesilmemeye çalışılır. Tanıklık edilen konuları aydınlatmak, tamamlamak ve bilgilerinin dayandığı durumları gereğince değerlendirebilmek için tanığa ayrıca soru yöneltilebilir (CMK m.56,59)
Bilirkişiler genellikle görüşlerini adli makamlara rapor olarak iletir. Ancak dinlenmeleri gerektiğinde bilirkişiler de tanıklar gibi dinlenebilir (CMK m.62).
Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur (CMK m.215). Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir. Gerektiğinde ilgililer yeniden soru sorabilir. Heyet hâlinde görev yapan mahkemelerde, heyeti oluşturan hâkimler de birinci fıkrada belirtilen kişilere soru sorabilir (CMK m.201).