Cari Hesap Nedir? İşleyişi Nasıldır?
İki kişi arasında sürekli bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu ve tarafların sürekli olarak birbirine karşı alacaklı ve borçlu pozisyonuna geçtiğini düşünelim. Her seferinde, para alışverişinde bulunmak, gereksiz birçok işlemi ve zahmeti gerektirir. Bu kadar çok formaliteyi ortadan kaldırmak için, karşılıklı alacakları dönem dönem takas ve mahsup etmeye yönelik bir anlaşma ile gereksiz para alışverişleri ve para taşıma sakıncaları önlenebilir. İşte cari hesabın mantığı budur. Aslında karşılıklı borçların tasfiye edilmesine yönelik özel bir takas anlaşması söz konusudur.
Cari hesabın, ödeme aracı olması yanında, güvence işlevi ve nihayet bir ölçüde (alacağın ödenmesini geciktirdiği kadarıyla) kredi işlevi gördüğü söylenebilir.
Cari hesap TTK m.89 vd.de düzenlenmiştir. Kanundaki tanıma göre, iki kişinin herhangi bir sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı (bakiyeyi) isteyebileceklerine dair sözleşmeye cari hesap sözleşmesi denir. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz (TTK m.89/2).
Cari hesap sözleşmesinde tarafların tacir olma şartı yoktur. Taraflar tacir olmasa bile, TTKda düzenlenmiş olduğu için ticari iş niteliğindedir (TTK m.3).
Cari hesap, borçların tasfiyesine yönelik bir sözleşme olduğuna göre, bu sözleşmenin, taraflar arasındaki borçları doğuran, satım, acentelik, kredi gibi bir temel (asıl) ilişki ile birlikte yapılması gerekir aksi takdirde cari hesabın konusu olmaz.
Yargıtay, eTK döneminde, bankacılık uygulamasında yaygın şekilde rastlanan ve kredi açma sözleşmesi ile birlikte yapılan cari hesap (borçlu cari hesabı) sözleşmesini, müşterinin daima borçlu olduğu ve dolayısıyla karşılıklı borçlanma gerçekleşmediği gerekçesiyle eTK m. 87 vd. anlamında cari hesap saymamıştı. Öğretide çoğunluk ise, bu görüşü eleştirmekte idi.
Cari Hesaba Geçirilebilecek Alacaklar
Cari hesaba geçirilecek alacakları taraflar belirler. Taraflar, normal olarak cari hesap sözleşmesi yapıldıktan sonraki dönemde doğacak alacaklarını bu hesaba yazarlar. Fakat taraflar anlaşırlarsa daha önceden doğmuş olan alacaklar da cari hesap sözleşmesine dâhil edilebilir. Bu durumda, aksi kararlaştırılmadıkça, bu alacak yenilenmiş olmaz (TTK m.90/1,b).
Cari hesaba para alacakları geçirilir fakat aynı cins olmak koşuluyla para dışındaki karşılıklı alacaklar da yazılabilir. Şarta bağlı alacaklar da cari hesap sözleşmesine yazılabilir. Ama hesabın kapanmasından önce şartın gerçekleşmiş olması şarttır; aksi takdirde ilgili alacak hesaptan çıkarılır.
TTK m.93, cari hesaba geçirilemeyecek olan alacaklarla ilgili bir düzenleme getirmiştir: Takas edilemeyen alacaklar (TBK m.144) ile belirli bir amaca harcanmak veya emre amade tutulmak üzere teslim edilen para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilmez. Örneğin, bir tacir, vergi borçlarını ödemesi için acentesine ya da onun olduğu kentte okuyan oğluna vermesi için karşı tarafa bir miktar para göndermiş ise bu belirli yöne harcanmak üzere gönderilmiş bir paradır.
TTK m.90/1,c uyarınca, kambiyo senetleri de, bedellerinin alınmış olması durumunda geçerli olmak koşulu ile cari hesaba kaydedilebilir. Bedeli tahsil edilemediği takdirde senet sahibine iade edilerek kaydı silinir (TTK m.91).
Cari Hesabın İşleyişi ve Süreler
Cari hesapta iki farklı süre vardır: Sözleşme süresi ve hesap devresi.
Sözleşme süresi, cari hesap anlaşmasının yürürlükte kaldığı süre olup, belirli veya belirsiz olabilir. Süre belirli ise bu süre sona erdiğinde, belirsiz ise taraflardan birisinin fesih ihbarı ile ayrıca taraflardan birinin iflâsı ile sözleşme sona erer (TTK m.98). Taraflardan hangisinin alacaklı olduğu da sözleşme sona erdikten sonra hesabın kesilmesi ile anlaşılır (TTK m.97).
Sözleşme süresi içerisinde ayrıca birden çok hesap devreleri vardır. Her bir devre sonunda hesap kapatılarak borç ve alacak kalemleri arasındaki fark, hükmen saptanır (TTK m.90/1,d). Saptanan bakiyeyi gösteren cetveli alan tarafın bakiyeyi kabulünden veya kabul etmiş sayılmasından sonra, bakiye hangi taraf için alacak gösteriyor ise yeni hesap devresine onun lehine ilk alacak kalemi olarak yazılır (TTK m.94). Aksi öngörülmedikçe, cari hesaba alacak ve borç kaydı, tarafların o alacak veya işlemle ilgili dava ve savunma haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bundan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır (TTK m. 90/1,a).
Acaba kim, ne zaman alacaklı olur?
Cari hesap kesilinceye (sözleşme sona erinceye) kadar kimin alacaklı, kimin borçlu olduğu belli olmaz. Yalnızca her devre sonunda hesap yapılır ve hesaba göre alacaklı durumda olan kişinin bakiyesi bir sonraki hesap devresine o kişinin lehine alacak olarak yazılır; yoksa ödenmesi istenemez. Bu durum cari hesap sözleşmesi sonuna kadar her devre tekrarlanarak devam eder. Öğretide çoğunluk, karşılıklı alacaklar arasında takasın da devre sonunda gerçekleşmiş sayılması gerektiği görüşündedir.
Hesap devresi hakkında cari hesap sözleşmesinde bir hüküm yoksa bu konuda bir ticari teamül olup olmadığına bakılır. O da yoksa her takvim yılının son günü hesap devresinin son günü olarak kabul edilir (TTK m.94/2). Bankacılık uygulamasında hesap devresi üç aydır.
Bakiyenin Kabulü ve Faiz
Devre sonunda hesap yapıldığında, hangi tarafın alacaklı olduğu ortaya çıkar. Örneğin, A’nın alacağı B’ninkinden fazla olduğu için A lehine bir alacak çıkar. Bu durumda, cari hesabı kim tutuyorsa onun, ortaya çıkan bakiyeyi gösteren bir cetveli karşı tarafa tebliğ etmesi gerekir. Karşı taraf aldığı hesap cetveline bir ay içerisinde, noter kanalıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itiraz etmezse bakiyeyi kabul etmiş sayılır (TTK m.94/2).
Faiz konusuna gelince;
- Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüllere gereğince, kaydolundukları tarihten itibaren faiz işler (TTK m.90/1,d).
- Sözleşmenin yapılmasından önce doğmuş bir alacak, tarafların onayı ile cari hesaba kaydedilirse aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu alacak yenilenmiş olmaz (TTK m.90/1,b). Ancak bakiyenin kabulü ile borç yenilenmiş olur, eski borç ve alacaklar da sona erer. Bakiye için, tespit edildiği günden itibaren faiz işletilir (TTK m.95).
- Ayrıca, TTK m.96 bileşik faize de izin vermektedir.
Türk hukukunda birleşik faiz uygulaması kural olarak yasaktır. TTK m. 8/2’ye göre istisnai olarak, süresi üç aydan az olmamak ve tarafları tacir olmak şartıyla cari hesap sözleşmelerinde ve her iki taraf bakımından ticari iş niteliğini taşıyan ödünç sözleşmelerinde faize faiz yürütülür.
Bakiyenin Haczi
Taraflardan birinin alacaklısı, hesap bakiyesi üzerine haciz koydurabilir. Bu halde, haciz günü hesap kapatılır ve bakiye saptanır. Bu durumda, borcundan dolayı haciz tebliğ edilen taraf onbeş gün içerisinde haczi kaldırtmadığı takdirde, cari hesabın karşı tarafı sözleşmeyi feshedebilir. Feshetmez ise, haciz koyduranın durumu, cari hesaba yeni alacaklar geçirilerek ağırlaştırılamaz. Meğer ki, hesaba geçirilen kalemler, haciz tarihinden önce doğmuş bir hukuki ilişkiden kaynaklansın. Haciz koyduran alacaklı, hesap bakiyesinden kendi alacağına düşen kısmın ödenmesini, ancak hesabın TTK m.94 uyarınca kapatılması gereken anda isteyebilir (TTK m.100).
Cari Hesabın Sona Ermesi ve Zamanaşımı
Cari hesap, kararlaştırılan sürenin sona ermesi, sözleşme belirsiz süreli ise fesih ihbarı ve taraflardan birinin iflâsı nedenleri ile sona erer (TTK m.98). Belirli süreli sözleşmelerde ölüm veya kısıtlanma hâllerinde, taraflar ve kanuni temsilcileri ile halefleri, on gün önceden bildirmek şartıyla sözleşmeyi feshedebilir ancak bakiyenin ödenmesi, hesabın TTK m.94 uyarınca kapatılması gereken anda istenebilir (TTK m.99). Bakiyenin haczi halinde onbeş gün içerisinde haczin kaldırılmaması da diğer taraf için fesih hakkı ve buna bağlı olarak sözleşmenin sona ermesi sonucunu doğurur (TTK m.100/2).
TTK m.101 uyarınca, cari hesaba ilişkin davalar, sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabidir (eTK’da ise, sürenin ne zaman başlayacağı gösterilmediği için tartışmalar yapılmakta idi).