Avukatlık Ücret Alacağının Tahsili Nasıl Yapılır?
Avukat üzerine aldığı işi sonuna kadar takiple yükümlü olduğundan ücret alınmadığından bahisle sorumluluğunun da başlamayacağını kabul mümkün değildir. Avukatın üstlendiği dava ile ilgili olarak düzenlediği layiha ve yaptığı işlemler -bu arada temyiz ve karar düzeltme yoluna başvuru da dâhil olmak üzere- için ayrı ücret alması söz konusu değildir. Bununla birlikte icra takipleri ile Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Sayıştay’da temyizen ve Bölge İdare Mahkemelerinde itirazen görüşülen işlerin duruşmaları ise ayrı ücret gerektirir (Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 2).
Vekâlet ilişkisi, müvekkil veya vekil tarafından bir sebebe dayandırılması ge- rekmeksizin, tek taraflı ve ulaşması gerekli bir beyanla her zaman için sona erdi- rilebilir.Azil ile vekilin, yani avukatın temsil yetkisi müvekkil tarafından ortadan kaldırılır. Bu bağlamda azil hakkı bozucu yenilik doğuran bir haktır. Müvekkilin azil beyanı avukata ulaşmadıkça taraflar arasındaki vekâlet ilişkisinin devam ettiği varsayılır, çünkü vekâletname, avukatın temsil yetkisine sahip olduğunun en önemli göstergesidir.
Avukatlık anlaşmasına göre avukata peşin olarak ödenmesi gereken bir ücret ödenmemiş ise, avukat işe başlamaya zorlanamaz. Böyle bir durumda doğabilecek her türlü sorumluluk da bu duruma sebebiyet veren iş sahibine ait olur (Av.K. m. 174/III).
Avukat ücretsiz dava aldığında, bunu bağlı olduğu baronun yönetim kuruluna bildirmek zorundadır (Av.K. m.164/IV). Bu hüküm özellikle vergi ihtilaflarının yaşanmasının engellenmesi açısından önem taşır.
Vekil ile takip edilmiş bir dava nedeniyle, vekil eden ile vekili arasında ücret ve dava giderlerine dair bir uyuşmazlık ortaya çıkacak olursa, bu tür uyuşmazlıkların çözümü için açılacak davalarda yetkili ve görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16 ve devam maddelerine göre belirlenir. Bu hükme göre ücret ve giderler konusunda vekil ile müvekkili arasında uyuşmazlık çıkmasına sebep olmuş asıl davanın görüldüğü mahkeme yetkili olacaktır. Görevli mahkeme ise dava konusunun değerine bakılmaksızın asıl davaya bakan mahkeme olacaktır. Buna karşılık Yargıtay ise gerek yetki gerekse görev bakımından HMK m. 16 vd. hükmünün vekil ile müvekkil arasındaki davada uygulanamayacağı, bu tür davalarda da görev konusundaki genel kuralın (yani HMK m. 6. hükmünün) ve yetki kurallarından da mahiyete uygun olanlarının uygulama alanı bulacağı görüşündedir.
Avukatın müvekkiline karşı dava açabilmesi için, asıl davanın sonuçlanmış ve hükmün kesinleşmiş olması şart değildir. Vekil, asıl dava devam ederken de o zamana kadar doğmuş olan vekâlet ücreti ve gider alacağı için dava açabilir.