Avukatın Müvekkilleriyle İlişkileri Nasıl Olmalıdır?

Avukat, müvekkiline davanın sonucu ile ilgili hukuki görüşünü açılayabilir. Fa­kat bu açıklanan görüşün kendi kişisel görüşü olduğunu, görüşünün bir teminat olmadığını özellikle belirtir. Avukatlık adaletin sağlanmasıiçinoluşturulmuş bir kamu görevi olup, avukatın asli görevi dava kazanmak değil adaleti inşa etmektir. Avukatın davanın kazanılacağı yönünde vereceği bir teminat avukatı yargılama­nın taraflarından biri haline getirecektir. Böyle bir durumda avukat müvekkiline verdiği sözü yerine getirme kaygısı ile hukuk dışı yollara tenezzül edebilecektir.

Avukat aynı davada, birinin savunması öbürünün savunmasına zarar verebile­cek durumda olan iki kişinin birden vekâletini kabul etmez.

Bir hukuku uyuşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan öbür tarafın vekâletini alamaz, müşavirlik yapamaz kısacası karşı tarafa hiçbir hukuki yardımda bulunamaz. Ortak büroda çalışan avukatlar da, ya­rarları çatışan kimseleri temsil etmemek kuralı ile bağlıdırlar.

Avukat meslek sırrı ile bağlıdır.

  • Avukat, davasını almadığı kimselerin başvurması nedeniyle öğrendiği bilgile­ri de sır sayar Avukatlık sırrının tutulması süresizdir, meslekten ayrılmak bu yükümü kaldırmaz.
  • Avukat, yardımcılarının, stajyerlerinin ve çalıştırdığı kimselerin de meslek sırrına aykırı davranışlarını engelleyecek tedbirleri alır

Avukat, kendisine teklif edilen işi gerekçe göstermeden de reddedebilir. Böy­le bir durumda takdirine esas olan nedenleri açıklamak zorunda bırakılamaz. Avukat, zamanının ve yeteneklerinin erişemediği bir işi kabul etmez. Avukat, davayı almaktan ve kovuşturmaktan çekinme hakkını müvekkiline zarar ver­meyecek biçimde kullanmaya dikkat edecektir.

İş sahibi anlaşma yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekâlet vermek isterse, ikinci avukat işi kabul etmeden önce, ilk vekâlet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir.

Avukat kesin olarak zorunlu bulunmadıkça, müvekkili adına basına açıkla­mada bulunamaz. Eğer basın açıklaması zorunlu ise, açıklamalarda adalete etkili olmak amacı güdülemez. Avukatın vekil edenin adına basına açıklamada bulun­ması zorunluluk taşımıyorsa, adalete etkili olma amacı fark edilirse, çeşitli ba­hanelerle resminin çıkmasına sebep oluyorsa, meslek ile ilgisi olmayan, hukuki bir problemi çözme amacı olmayan, kendi kendini onurlandıran bu beyanlar bu meslek kuralının ihlali anlamına gelir.

Avukat baktığı davada, görevini savsayarak ya da kötüye kullanarak, müvekkili zararına kendisine bir yarar sağlayamaz. Vekâlet görevini kötüye kullanmak Avu­kat açısından her ne kadar cezai sorumluluk ve tazminat yükümlülüğü getirse de aynı zamanda meslek kurallarının 41. maddesi gereğince disiplin suçu oluşturur.

Avukat vekil edeninin haklarının esasını etkileyecek beyanlarda bulunurken vekil edeni zarara uğratacak davranışlardan uzak durmalı, savunmaya ilişkin tüm delilleri sunmalıdır. Ancak bazen bir kısım delillerin sunulması, defter inceleme­si, bilirkişi incelemesinin gerekliliği, konusunda müvekkil olumsuz görüş göste­rebilir. Bu durumda, yani var olan delili sunmama hallerinde avukat müvekkilin yazılı olurunu almalıdır.

Avukat, işle ilgili giderleri karşılamak üzere, avans isteyebilir. Avansın işin gereğini çok aşmamasına, avanstan yapılan harcamaların müvekkile zaman za­man bildirilmesine ve işin sonunda avanstan kalan paranın müvekkile geri ve­rilmesine dikkat edilir. Avukat yargılama için gerekli masrafları almadan hukuki yardıma başlamak veya başladığı işi devam ettirmek zorunda değildir. Avukatın aldığı masraf sona erdiğinde müvekkilinden mümkün ise yeni masrafı yazılı ola­rak talep etmelidir. Çünkü TBB “Masraf istendiği halde verilmediğine ilişkin sa­vunmanın yazılı delille kanıtlanması gerekir.” (Av.k.m. 34,13,171, TBB Mes.kur. 3,4,42) şeklinde karar vermiştir. Ancak avukat vekalet görevine başladığında mü­vekkilinden talep edeceği avans yapılacak işle orantılı olmalıdır. Vekalet görevinin tamamlanmasından sonra avukat avans olarak aldığı parayı müvekkiline iade et­meli veyahut yasal şartlar var ise ücret alacağına mahsup etmelidir. Avukat aldığı avansın harcamaları hakkında iş sonunda olabildiğince yazılı olarak müvekkiline hesap vermelidir. Avukat yaptığı ödemelerle ilgili müvekkiline yazılı belge ibraz edemediğinde disiplin suçu oluşur.

Avukat, müvekkil adına tahsil edilen paralar ve başkaca değerler geciktirilmek- sizin müvekkile duyurmalı ve teslim etmelidir. Müvekkille ulaşamadığı takdirde müvekkilin son adresine durum yazıyla bildirmelidir. Yine mümkün olmasa mü­vekkilin vekâlet ücreti dışında dosyalardan çekilen paraları yatırmalıdır. Avukat avansın yetmediği yargılama giderleri ve yapılan harcamaları bildirmek suretiyle ödemeyebilir.

Avukat yüklendiği iş nedeniyle tahsil ettiği parayı ve hesabı bizzat müvekkiline veya onun yazılı talimatı ile gösterdiği kişiye vermesi esastır.

Avukat herhangi bir şekilde iş sahibine ulaşamadığı takdirde, masrafı mükelle­fe ait olmak üzere mahkemeden tevdii mahalli tayini talep etmelidir.

Avukat, müvekkilinden meslektaşlarına yönelecek sataşmaları önlemeye çalı­şır; gerekirse vekillikten çekilebilir. Bu meslek kuralıyla avukatın sadece adaletin tesisi ile değil aynı zamanda avukatlık mesleğinin korunması ile yükümlü olduğu sonucuna varılmalıdır. Avukat, avukatlık faaliyeti sırasında kendi müvekkilince meslektaşlarına yönelecek sataşmaları engellemekle mükelleftir. Avukat bu sataş­maları önleyememesi halinde vekillikten çekilebilir. Bu çekilme haklı neden ile çekilme olup Avukat bir haklı çekilmede talep edebileceği her şeyi talep edebilir.

Avukat “hapis hakkı”nı alacağı ile oranlı olarak kullanabilir. Avukatlık Kanu­nun 166. maddesi; “Avukat, müvekkili tarafına verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderin ödenmesi­ne kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir”. Avukat hapis hakkını yazılı üc­ret sözleşmesi ile sınırlı olarak kullanılır, eğer elinde yazılı sözleşme yok ise asgari ücret tarifesinden fazlası üzerinde hapis hakkı kullanmaz (TBB Dergisi S. 1990/2 syf 247). Avukatın, ücreti ve yaptığı masrafları kendisine ödenmedikçe elinde bu­lunan evrak üzerinde de hapis hakkı vardır.

Adli müzaheretle görülen işler, başkaca işlere gösterilen özenle yürütülür. Adli müzaheret yani diğer adıyla adli yardım, hak arama kavramı içinde yer alır ve yeterli ekonomik güce sahip olmayanların, haklarının korunması amacıyla oluş­turulmuş bir mekanizmadır. Adli yardımdan faydalanmak isteyenlerin içinde bu­lundukları durum nedeniyle avukatlara vekâlet ücreti ödemeleri pek mümkün değildir. Ancak avukat, avukatlık mesleğinin kamusal yönünü hiçbir zaman göz ardı etmeden vekâlet ücreti aldığı dosyalarda gösterdiği dikkat ve özeni bu dosya­larda da göstermelidir.

Vekâlet ücret davası açacak avukat, önce Baro Yönetim Kurulu’na bilgi verir. Çünkü kamusal bir hizmet olan avukatlık hizmetinde oluşacak vekâlet ücreti mesleğin genel itibarına zarar vermemelidir. Aynı zamanda avukatın mesleğini devam edebilmesi için vekâlet ücretlerini tahsil edebilmesi gerekir. Vekâlet ücre­tinin tahsili konusunda baro üyesi avukata gereken desteğin verebilmek için ken­diliğinden harekete geçebilir. Bu nedenle vekâlet ücreti davası açan avukat bağlı olduğu baroya bilgi vermelidir. Baro Yönetim Kurulu’nun bildirime ilişkin görü­şünü bildirme yetkisi vardır.

Leave a comment

error: Content is protected !!