Anonim Şirkette Yönetim Kurulu Kararlarının Hükümsüzlüğü
Yokluk, butlan ve iptal edilebilirlik yaptırımlarının yönetim kurulu kararlarına uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yokluk ve Butlan
TTK, yönetim kurulu kararlarının yokluğuna ilişkin hükümlere yer vermemiştir. Bununla birlikte genel hükümlerin burada da uygulanması mümkündür (TTK m.1, TMK m.5, TBK m.26-27).
Bir yönetim kurulu kararından söz edebilmek için iki kurucu unsura ihtiyaç vardır. Bunlar, ortada bir yönetim kurulunun mevcut olması ve emredici hükümlere uygun şekilde karar almasıdır. Bu unsurlardan birinin bulunmamasına yol açacak aykırılıklar, kararı “yok” kılar. Örneğin, toplantı yapılmadığı ve elden dolaştırma ile karar da alınmadığı halde toplantı yapılıp karar alınmış gibi gösterilmiş ise veya eTK dönemindeki uygulama ve baskın görüş uyarınca, toplantı ve karar yetersayılarına uyulmaksızın karar alınmış ise, yokluk gündeme gelecektir.
Kanun, örnek niteliğinde dört neden sayarak, yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitini açık hükme bağlamıştır. Sayılan bu dört butlan nedeni şunlardır (m. 391/1):
Eşit işlem ilkesine aykırı kararlar
TTK m.357, eşit işlem ilkesini düzenlemiş olup bu ilke, genel kurul kararları gibi, yönetim kurulu kararları bakımından da uyulması gerekli bir sınır oluşturmaktadır. Örneğin, pay senedi bastırma, bazıpaysahiplerine senetlerinderhalverilmesi, diğerlerinin senetlerinin bir yıl sonra genel kurul sırasında teslim edilmesine dair veya pay sahiplerinin muaccel olmuş nakit sermaye taahhütlerinin ifasında ya da kâr payı dağıtımında bazı pay sahipleri yararına eşitsizlik yaratan kararlar batıldır (m. 391/1, a).
Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararlar
Genel kurul kararları gibi, yönetim kurulu kararları da anonim şirketin temel yapısına uymalıdır. Anonim şirketin temel yapısı, anonimlik, sermayenin paylara bölünmüşlüğü, her bir payın bir pay sahipliği konumu oluşturması, ortakların sınırlı ve sadece şirkete karşı sorumluluğu, pay devri serbestliği, bağımsız denetime bağlı olma, organlar arası işlevler ayrılığı ve organların devredilemez yetkileri bulunması ve yönetimin hesap verebilirliği gibi ilkelere dayanmaktadır (m. 391/1, b).
Bu ilkelere aykırılık oluşturan yönetim kurulu kararları da batıl sayılacaktır. Örneğin, pay sahiplerine sermaye borcu dışında ve kendi rızaları da aranmaksızın ek ödeme yükümü getirilmesine, genel kurullarda pay sayısına değil, kafa sayısına göre veya her bir payın itibari değerine bakılmaksızın pay sayısına göre oy kullandırılacağına, pay sahibi olmayan birine, kâr payı, tasfiye payı, genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma gibi pay sahipliği hakları tanınmasına ilişkin kararlar gibi.
Sermayenin korunması ilkesine aykırı kararlar da batıldır. Örneğin, itibari değersiz veya asgari itibari değerin altında pay oluşturulmasına (m. 476), şirketin kendi paylarını izin verilen ölçü dışında edinmesine (m. 379 vd.), finansal tabloların ve faaliyet raporlarının incelemeden (m. 437) kaldırılmasına, pay sahiplerinin (m. 358) ve yöneticilerin (m. 395/2) koşulsuz olarak şirkete borçlanabilmesine, karşılığı ödenmeksizin de hamiline senet çıkarılabilmesine (m. 484/2), sermaye için faiz ödenmesine (m. 509-510), yedek akçelerin (m. 519 vd.) çözülerek tamamen pay sahiplerine dağıtılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı gibi.
Pay sahiplerinin özellikle vazgeçilemez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren kararlar
Genel kurula katılma, katılmıyor/katılamıyorsa kendisini temsil ettirebilme, oy kullanma, iptal davası, sorumluluk davası gibi kanunun tanıdığı dava açma haklarını kullanma, kâr dağıtımda payını talep etme gibi hakları ortadan kaldıran, kısıtlayan veya kullanımını zorlaştıran yönetim kurulu kararları da batıldır (m. 391/1, c).Nakit sermaye borçları muaccel olmamasına rağmen, ancak borcunu ifa eden pay sahiplerinin genel kurul toplantılarına alınmasına ilişkin karar gibi.
Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar
Genel kurulun (m. 408/2) veya yönetim kurulunun (m. 375) devredilemez yetkilerine aykırılık oluşturan ya da şirkete bağımsız denetçi atanmasına gerek olmadığına, zira denetimin genel kurulca seçilecek denetçi tarafından yapılacağına dair yönetim kurulu kararları batıl olacaktır (m. 391/1, d).
Yokluğun ve butlanın ileri sürülmesi bir süreye ve şekle bağlı değildir. Hukuki çıkarı olan herkes, dava yoluyla hükümsüzlüğü tespit ettirebileceği gibi, bunu defî olarak da ileri sürebilir. Hükümsüzlük, yargıç tarafından da kendiliğinden dikkate alınır.