Anonim Şirkette Pay Sahipliği
Pay sahibi, payın veya pay senedinin maliki olan gerçek veya tüzel kişidir. Bir kişi birden çok paya sahip olabileceği gibi, miras, birlikte satın alma gibi yollarla, bir pay üzerinde birden çok kişinin mülkiyet veya başka bir hakkı da söz konusu olabilir (m. 477/1).
Pay sahibi olabilme açısından özel bir ehliyet aranmamıştır; TMK’daki ehliyet hükümleri burada da geçerlidir. Ayrıca, Türk vatandaşı olma şartı da kural olarak öngörülmemiştir (istisnai örnek olarak bkz. TTK m. 940/4,b).
Pay Sahipliğinin Kazanılması
Burada, kazanma türleri ile pay sahipliğinin kazanılmasında devir serbestliği kuralının ele alınması gerekir.
Pay sahipliği aslen veya devren kazanılır.
- Aslen kazanma, kuruluşta ve sermaye artırımında sermaye taahhüdünde bulunulması yoluyla gerçekleşir. Birleşme ve tür değiştirme sonucu çıkarılan payların da aslen kazanıldığı kabul edilir.
- Devren kazanma ise, payın başkasından, satım, trampa, bağışlama gibi bir işlemle devralınması şeklinde olur. Pay sahipliğinin miras, cebri icra ve evlilikteki mal rejimleri uyarınca iktisabı da devren kazanma kapsamında olmakla birlikte özellik gösteren durumlar olduğundan, kanunda özel hükümler mevcuttur.
Payın Serbestçe Devredilebilmesi İlkesi ve İstisnaları
Tipik sermaye ortaklığı niteliğine bağlı olarak anonim ortaklıklara özgü temel ilkelerden birisi de senede bağlanmış olsun olmasın, payın serbestçe devredilebil- mesidir. Bu ilke, pay sahibinin, herhangi bir makam, organ veya kişinin izni veya icazetini almasına gerek olmaksızın payını devredebilmesini ifade etmektedir. Oysa kollektif, adi komandit ve limited ortaklıklarda pay serbestçe devredilemez; bunun için diğer tüm veya belirli oranda ortakların rızası gerekmektedir (TTK m. 226/2, 315, 595).
İlkenin kapsamına, payın devredileceği kişiyi seçme serbestîsi de gireceğinden, payı devralacak olanın kimliği ve kişiliği önem taşımaz; herhangi bir gerçek veya tüzel kişi, pay mülkiyetini edinmenin tabi olduğu usule uymak suretiyle pay sahipliğini kazanabilir.
TTK m. 489-490 vd. hükümleri uyarınca, anonim ortaklık payları kural olarak serbestçe devredilebilir. Paylara devir ve tedavül kolaylığı sağlanması amaçlandığı içindir ki kıymetli evrak niteliğine sahip pay senetleri çıkarılabilmesine olanak tanınmış, hatta senetlerin “hamiline” yazılabilmesine de izin verilmiştir (TTK m. 484/1).
Ayrıca, m. 486, hamiline yazılı senetlerin, pay bedeli ödendikten itibaren üç ay içinde, nama yazılı senetlerin ise azınlığın talebi halinde yönetim kurulu tarafından bastırılması ve dağıtılması zorunluluğu getirmiş ise de senede bağlanmış paylar ile çıplak paylar arasında, pay sahipliği haklarının içeriği ve sınırları açısından fark yoktur. Pay sahibi haklarını senetsiz de kullanabilir çünkü pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi pay senedi çıkarılmış olmasına bağlı değildir. Bununla birlikte şayet pay senedi çıkarılmış ise, payın devri kolaylaştırılmış ve ayrıca pay sahibine başka bazı olanaklar tanınmış olur.
Sermaye borcunda temerrüt nedeniyle ıskat (m. 482-483), birleşmede ayrılma akçesi vererek çıkarma (m. 141), şirketler topluluğunda hakim şirketin, belirli koşullarla, bağlı sermaye şirketindeki azınlığın paylarını satın alması (m. 208) ve haklı nedenle fesih davasında mahkemenin payın gerçek değerinin davacıya ödenerek şirketten çıkarılmasına karar vermesi (m. 531) gibi özel ve istisnai hükümler bir yana, anonim şirkette pay sahiplerinin ortaklıktan çıkma veya çıkarılmaları, kural olarak söz konusu olmadığı için, bu eksikliği giderici bir çare olarak da payların serbestçe devredilebilmesi kuralı öngörülmüştür.
Payların serbestçe devrine izin verilmesinin daha da önemli bir nedeni, anonim ortaklıklarda pay sahiplerinin kişiliğine önem verilmemiş olmasıdır. Alacaklıların yegane güvencesini ortaklık malvarlığı oluşturduğundan, sermaye ile onun karşılığı olan malvarlığının korunmasını ve iade edilmesini sağlamak amacıyla da kanunda, çeşitli önlemlere yer verilmiştir (bkz. m. 347, 358, 376-377, 378, 379 vd., 395, 551, 514-523 gibi). Sermaye borcunu ifa etmek dışında ortaklar -istisnai nitelikteki ikincil yükümlülükleri bir yana bırakırsak- başka yükümlülük ve borçlar altına sokulamayacakları için kanun koyucunun bu yaklaşımı yerindedir.
Fakat devredilebilirlik mutlak bir kural olmayıp kanundan veya iradeden doğan istisnaları mevcuttur. Kanun koyucu, bazen bizzat ortaklık tüzel kişiliğini, bazen pay sahiplerini, alacaklıları ya da kamu menfaatini koruma düşüncesi ile ortaklığın “anonim” niteliğine ve payları devir serbestliğine sınırlamalar koymuştur. Gerçekten, mutlak ve sınırsız bir devir serbestisi geçerli kılınsaydı, ortaklık hiç de istenmeyen kişi ve grupların egemenliğine geçebilir; örneğin, rakipler, yabancı uyruklu, geçimsiz veya uzak durulan bazı insanlar ortak olabilir veya pay sahiplerinin üstlendikleri ikincil yükümlülükler (m. 480/4) sayesinde faaliyet gösteren bir ortaklığın payları, bu yükümlülükleri ifa edemeyecek kişilere geçebilirdi.
Şu hâlde, payların devredilebilmelerini sınırlamak veya zorlaştırmak gerekli, hatta zorunlu olabilmektedir. Getirilen bu sınırlamalar ile ya üçüncü kişilere yapılan devirler tümü ile hükümsüz bırakılmış ya da pay sahipliği konumundaki değişim, belirli bir makamın onayına bağlı kılınmıştır.
İstisnai nitelikteki bu tür kanuni sınırlamaların yanı sıra, pay sahipleri de gerek anasözleşmeye koyacakları “bağlam” (m. 492-495) düzenlemeleri yoluyla, gerek kendi aralarında veya üçüncü kişilerle yapacakları borçlar hukuku sözleşmeleri ile payların devrini bir takım koşullara bağlayabilecekler ve bu sayede pay sahiplerinin “kişiliklerini” ön plana çıkarabileceklerdir.
Kanundan Doğan İstisnalar
TTK’da ve diğer bazı özel kanunlarda, pay devrini yasaklayan, kısıtlayan veya izne bağlayan istisnai hükümler yer almaktadır. Bu istisnalara kısaca değinmek gerekir.
Türk Ticaret Kanunu’nda Öngörülen İstisnalar
Anonim Şirketin Kendi Paylarını Edinme veya Taahhüt Etme Yasağı Kuralı Edinmenin Şartları: TTK m. 379’a göre, bir ortaklık kendi paylarını, sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonucu aşacak olan miktarda, ivazlı olarak devralamayacağı gibi, rehin olarak da kabul edemez; bu yasak, bir üçüncü kişinin kendi adına ancak şirket hesabına aldığı veya rehnettiği paylar için de uygulanır (Oran Şartı).
Payların, öngörülen sınır içinde iktisap veya rehin olarak kabulü için, m. 379/2 uyarınca, genel kurulun yönetim kurulunu yetkilendirmesi şart olup en çok beş yıl ile sınırlandırılmış bu yetkilendirmede, kabul edilecek payların itibari değerleri (ve) sayıları belirtilerek toplam itibari değerleri ile ödenecek bedelin alt ve üst sınırları gösterilmelidir (Yetkilendirme Şartı). Kanun, oran ve yetkilendirme şartlarına ilave olarak edinilecek pay bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifinin, en az, esas veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve anasözleşme uyarınca dağıtımına izin verilmeyen yedek akçe toplamı kadar olmasını da şart koşmuş (Net Aktif Yeterliliği Şartı); ayrıca, öngörülen şartlarla edinilecek payların bedellerinin tamamen ödenmiş olmasını da (Karşılığı Ödenmiş Paylar Bulunması Şartı) aramıştır (m. 379/3 ve 4).
Edinme Yasağının Amacı ve Yaptırımı: Emredici bu düzenlemeye aykırı sözleşmeler geçersiz olduğu gibi (m. 379/1), bu yasağı dolanma (kanuna karşı
hile) niteliğindeki bazı işlemler de geçersizdir (m. 380). Yasağın konuluş amacı, ortaklık sermayesinin iade edilmesini, malvarlığının azaltılmasını ve edinilecek payların spekülatif işlemlere konu yapılmasını önlemektir.
Yasağın İstisnaları: Kanun, anılan yasağın istisnalarını da düzenlemiş olup, bu hâllerde, ortaklığın, 379uncu madde hükümleri ile bağlı olmaksızın kendi paylarını edinmesinde sakınca görmemiştir:
- Paylar, sermaye azaltılmasına dair m. 473-475 hükümleri uyarınca devralınıyorsa (m. 382/1,a).
- Payların devralınması külli halefiyet kuralı gereği ise (m. 382/1,b).
- Devralma, bir kanuni satın alma yükümünden doğuyorsa (m. 382/1,c).
- Bedellerinin tümü ödenmiş olmak şartı ile ve cebri icradan, şirketin bir alacağının tahsili amacına yönelik alınıyorsa (m. 382/1,d).
- Şirket, bir menkul kıymetler şirketi ise (yani devralma ortaklığın işletme konusuna giriyor) (m. 382/1,e).
- Şirket, bedelleri tamamen ödenmiş bu payları bedelsiz devralıyor ise (m. 383, aynı hüküm, yavru şirket paylarının ana şirket tarafından alınmasında da kıyasen uygulanacaktır).
Edinilen Payların Ne Yapılacağı: Kanunun izin verdiği bu istisnai hâllerde ortaklığın, kendi devraldığı payları ne yapması gerektiği de gösterilmiştir:
- TTK m. 382’nin b-d bentlerine göre alınan paylar, devirleri şirketin kaybına yol açmayacak ilk fırsatta ve her hâlde en geç üç yıl içinde elden çıkarılmak zorundadır (kuralın istisnası için bkz. m. 384).
- TTK m. 379-381’e aykırı olarak edinilen veya rehin alınan paylar, en geç altı ay içinde elden çıkarılır veya üzerindeki rehin kaldırılır (m. 385).
- TTK m. 384 ve 385 hükümleri uyarınca elden çıkarılması gerekmesine rağmen fiilen elden çıkarılamayan paylar ise, sermayenin azaltılması yolu ile hemen yok edilir (m. 386).
Edinilen Paylara Bağlı Hakların Donması: Elden çıkarıncaya dek, ortaklık elinde kalan kendi payları ile yavru şirket tarafından edinilen ana şirket payları, ana şirketin genel kurul toplantı nisabının hesabında da dikkate alınmaz. Bedelsiz payları edinme hariç, şirketin devraldığı kendi payları, hiçbir pay sahipliği hakkı vermez; yavru şirketin edindiği ana şirket payları ait oy hakları ile buna bağlı haklar donar (m. 389).
Kendi Paylarını Taahhüt Yasağı: TTK m. 388/1, sadece edinme veya rehin almayı değil, şirketin kendi paylarını taahhüt etmesini de yasaklamış; bazı olguları bu kapsamda saymıştır (f. 2). Buna aykırı davranılması hâlinde de söz konusu payları şirket değil, kuruluşta kurucular, sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bedellerinden sorumlu tutulurlar; kusursuzluğunu kanıtlayan kişi bu sorumdan kurtulur (f. 3). Birinci ve üçüncü fıkra hükümleri, ana şirket paylarını taahhüt eden yavru şirketlere de kıyasla uygulanır ve paylar, yavru şirketin yönetim kurulu üyelerince tahhüt edilmiş sayılır (f. 4).
Tescilinden Önce Payın Devri Yasağı
TTK m. 352 ve 486/1 ve 4 hükümleri uyarınca, ortaklığın kuruluşunun veya sermaye artırımının tescilinden önce çıkarılan pay senetleri (karş. 486/1’de pay denmesi hatalıdır) geçersiz olduğu gibi, bu aşamada yapılan pay devirleri de ortaklığa karşı hükümsüzdür. Hükümlerin ortak gerekçesi, payın tescil ile doğmasıdır.
Bedeli Tamamen İfa Edilmemiş Payın Devrinde Ortaklığın Devri Kabul Etmeme Yetkisi
TTK m. 491 hükmü uyarınca, karşılığı tamamen ifa edilmemiş nama yazılı pay, kural olarak şirketin onayı ile devdedilebilir; miras, mal rejimleri ve cebri icra yoluyla iktisap istisnadır. Şirket, sadece devralanın ödeme gücü şüpheli ise ve şirketin istediği teminat verilmez ise, devre onay vermekten kaçınabilir (f. 2).
Diğer Kanunlarda Öngörülen İstisnalar
Bazı kanunlarda, belirli tür veya nitelikteki anonim ortaklıkların paylarının devrinde resmi makamlardan izin alınması şartı öngörülmüştür.
İradeden Doğan İstisnalar
Anasözleşmeye konulacak bağlam hükümleri ile, nama yazılı pay senetlerinin devrinde, ortaklığın devre onay vermesi öngörülebilir (TTK m. 492-495).
İkincil yükümlülükler öngörülmesi de anasözleşmede hüküm bulunmasını, yükümlülüklerin nama yazılı senetlere ve devirlerinin ortaklık onayına bağlanmasını gerektirir (TTK m. 480/4).